marksizm

68 Mayısı’nı yeniden siyasallaştırmak

21 Mayıs 2023

68 Mayısı’nın üzerinden yarım asırdan fazla zaman geçti. Geçmişteki tarihsel bir olayı geçmiş bir olay olarak, bir kez olmuş (ve artık olmuş bitmiş bir şey olarak) anmaya başlar başlamaz, geçmişteki olayı tam olarak neyin geçmişte ve geçmiş için bir olay haline getirdiğini görmekte zorlanabiliriz. Anma, hafızaya geri getirmeye çalıştığı şeyi, tam da bunu yapma biçimi nedeniyle ölümcülleştirebilir. Mayıs 68 olayını yeniden ele aldığı bu yazıda Jacques Rancière, bunu sadece olayı anarak değil, siyaset, zaman ve anlatı arasındaki ilişkiyi yeniden düşünerek yapıyor.

Marksizm ve özgürleştirici siyaset

Bugüne ilişkin bir soruya, tanık olduğumuz ayaklanmaların umulan dönüştürücü kudrete sahip olamamalarının doğurduğu hayal kırıklığına yanıt verebilmek için geçmişe doğru bir adım atan Asad Haider, yirminci yüzyıla uzanarak özgürleştirici siyaset bağlamında başarı ve başarısızlığın ne anlama geldiğini tartışıyor. Marksizmin bu yüzyıldaki krizinden günümüze sıçrayan düşünür, geçmişin prosedürlerinin değil, içerdiği yaratıcı keşfin tekrar edilmesine ihtiyaç olduğunu vurgulayarak özgürleştirici siyasetin halkın kudretine dair verilecek bir kararla başladığını söylüyor. Duncan Stuart’ın sorularını yanıtlayan Haider’in “Marksizm ve Özgürleşme” başlığıyla yayımlanan söyleşisinin ilk bölümü.

Mistik ve gündelik komünizm

Komünizm nedir? Ya da, komünizmden ziyade komünizmlerden mi söz etmek gerekir? Müteveffa antropolog David Graeber bu yazısında aşkın bir ideal, sınıfsız bir toplum teorisi, mutlak bir tarih anlayışı, bir devlet biçimi olarak bizi “gelecekte” bekleyen “mistik” Komünizmin yanında, aslında neredeyse insanlık kadar eski ve her türden insan ilişkisini düzenleyen içkin bir dayanışma ve işbirliği ilkesi, tatbik edilmesi gereken bir pratik olarak hep yanı başımızda olan “gündelik” komünizme doğru ufkumuzu genişletiyor.

Tek ihtiyacımız güçlü bir devlet mi?

Pandemi tüm dünyada devletleri ekonomi başta olmak üzere yaşamın her alanına dönük güçlü müdahalelere zorladı. Devletin bu “geri dönüşü”, pek çokları gibi Marksistler açısından da yeni tartışmaların tetikleyicisi oldu. Panagiotis Sotiris, pandemi boyunca öne çıkan kimi argümanları vesile ederek, yönünü Marksist devlet teorisine ilişkin klasik tartışmalara çeviriyor. Devletin, sosyalizmin “bekleme odası” olamayacağı vurgusuyla bizi, ikili iktidar kavramını yeniden düşünmeye davet ediyor.

68 Mayısı’nı yeniden siyasallaştırmak

21 Mayıs 2023

68 Mayısı’nın üzerinden yarım asırdan fazla zaman geçti. Geçmişteki tarihsel bir olayı geçmiş bir olay olarak, bir kez olmuş (ve artık olmuş bitmiş bir şey olarak) anmaya başlar başlamaz, geçmişteki olayı tam olarak neyin geçmişte ve geçmiş için bir olay haline getirdiğini görmekte zorlanabiliriz. Anma, hafızaya geri getirmeye çalıştığı şeyi, tam da bunu yapma biçimi nedeniyle ölümcülleştirebilir. Mayıs 68 olayını yeniden ele aldığı bu yazıda Jacques Rancière, bunu sadece olayı anarak değil, siyaset, zaman ve anlatı arasındaki ilişkiyi yeniden düşünerek yapıyor.

Marksizm ve özgürleştirici siyaset

Bugüne ilişkin bir soruya, tanık olduğumuz ayaklanmaların umulan dönüştürücü kudrete sahip olamamalarının doğurduğu hayal kırıklığına yanıt verebilmek için geçmişe doğru bir adım atan Asad Haider, yirminci yüzyıla uzanarak özgürleştirici siyaset bağlamında başarı ve başarısızlığın ne anlama geldiğini tartışıyor. Marksizmin bu yüzyıldaki krizinden günümüze sıçrayan düşünür, geçmişin prosedürlerinin değil, içerdiği yaratıcı keşfin tekrar edilmesine ihtiyaç olduğunu vurgulayarak özgürleştirici siyasetin halkın kudretine dair verilecek bir kararla başladığını söylüyor. Duncan Stuart’ın sorularını yanıtlayan Haider’in “Marksizm ve Özgürleşme” başlığıyla yayımlanan söyleşisinin ilk bölümü.

Mistik ve gündelik komünizm

12 Haziran 2022

Komünizm nedir? Ya da, komünizmden ziyade komünizmlerden mi söz etmek gerekir? Müteveffa antropolog David Graeber bu yazısında aşkın bir ideal, sınıfsız bir toplum teorisi, mutlak bir tarih anlayışı, bir devlet biçimi olarak bizi “gelecekte” bekleyen “mistik” Komünizmin yanında, aslında neredeyse insanlık kadar eski ve her türden insan ilişkisini düzenleyen içkin bir dayanışma ve işbirliği ilkesi, tatbik edilmesi gereken bir pratik olarak hep yanı başımızda olan “gündelik” komünizme doğru ufkumuzu genişletiyor.

Tek ihtiyacımız güçlü bir devlet mi?

16 Ocak 2022

Pandemi tüm dünyada devletleri ekonomi başta olmak üzere yaşamın her alanına dönük güçlü müdahalelere zorladı. Devletin bu “geri dönüşü”, pek çokları gibi Marksistler açısından da yeni tartışmaların tetikleyicisi oldu. Panagiotis Sotiris, pandemi boyunca öne çıkan kimi argümanları vesile ederek, yönünü Marksist devlet teorisine ilişkin klasik tartışmalara çeviriyor. Devletin, sosyalizmin “bekleme odası” olamayacağı vurgusuyla bizi, ikili iktidar kavramını yeniden düşünmeye davet ediyor.