neoliberalizm

Yeni bir dünya düzeninin politik koşulları

15 Aralık 2024

Savaş, soygun ve şiddet kapitalist toplumun yeniden üretiminde nasıl bir işlev görüyor? Maurizio Lazzarato, Ekim 2024 tarihli “Neden savaş?” başlıklı makalesinin devamı olan bu yazısında, Marksist ve Foucaultcu üretim ve biyo-iktidar yorumlarının iç savaşlar, hükümet darbeleri ve sınıf mücadelesinin siyasal hayatta oynadığı kurucu rolü yeterince önemsemediğini ve bunun da pasifize edilmiş bir toplumsal düzen anlayışına yol açtığını savunuyor.

Dosya çağrısı: “Dünden Bugüne, Devletten Topluma Borç”

Borcun finansallaşmayla birlikte kazandığı yeni işlevler ve bu işlevlerin yarattığı yapısal eşitsizlikler, kapitalizmin sürdürülebilirliği açısından kritik bir öneme sahip. Bu dosya boyunca, borcun tarihsel kökenini ve geçirdiği dönüşümleri inceleyerek, günümüzde büründüğü farklı biçimleri ve toplumsal sonuçlarını konuşmayı amaçlıyoruz.

Neoliberalizmin çoklu krizleri

Historical Materialism Konferansının bu yıl Kadir Has Üniversitesinde gerçekleşen İstanbul ayağı vesilesiyle yakaladığımız Alfredo Saad-Filho ile Burak Ceylan’ın gerçekleştirdiği bu söyleşi, çoklu krizin her kriz başlığını ayrı ayrı ele almak yerine, bu başlıkların ilişkiselliğini vurguluyor. Finansallaşma ile ekolojik yıkım arasındaki bağlantıyı hatırlatan Saad-Filho, neoliberalizm ile devlet arasındaki ilişkinin de altını çiziyor.

Yeni bir dünya düzeninin politik koşulları

15 Aralık 2024

Savaş, soygun ve şiddet kapitalist toplumun yeniden üretiminde nasıl bir işlev görüyor? Maurizio Lazzarato, Ekim 2024 tarihli “Neden savaş?” başlıklı makalesinin devamı olan bu yazısında, Marksist ve Foucaultcu üretim ve biyo-iktidar yorumlarının iç savaşlar, hükümet darbeleri ve sınıf mücadelesinin siyasal hayatta oynadığı kurucu rolü yeterince önemsemediğini ve bunun da pasifize edilmiş bir toplumsal düzen anlayışına yol açtığını savunuyor.

Dosya çağrısı: “Dünden Bugüne, Devletten Topluma Borç”

24 Haziran 2024

Borcun finansallaşmayla birlikte kazandığı yeni işlevler ve bu işlevlerin yarattığı yapısal eşitsizlikler, kapitalizmin sürdürülebilirliği açısından kritik bir öneme sahip. Bu dosya boyunca, borcun tarihsel kökenini ve geçirdiği dönüşümleri inceleyerek, günümüzde büründüğü farklı biçimleri ve toplumsal sonuçlarını konuşmayı amaçlıyoruz.

Neoliberalizmin çoklu krizleri

Historical Materialism Konferansının bu yıl Kadir Has Üniversitesinde gerçekleşen İstanbul ayağı vesilesiyle yakaladığımız Alfredo Saad-Filho ile Burak Ceylan’ın gerçekleştirdiği bu söyleşi, çoklu krizin her kriz başlığını ayrı ayrı ele almak yerine, bu başlıkların ilişkiselliğini vurguluyor. Finansallaşma ile ekolojik yıkım arasındaki bağlantıyı hatırlatan Saad-Filho, neoliberalizm ile devlet arasındaki ilişkinin de altını çiziyor.

Finansallaşma bağlamında merkez bankalarının kriz yönetimindeki rolleri

26 Mayıs 2024

2008 kriziyle birlikte enflasyonla mücadelenin ötesinde yeni roller ve araçlar üstlenen merkez bankalarını tarihsel bir perspektiften ve güç ilişkileri boyutunu ihmal etmeden incelediği bu yazıda Derya Başarangil, devlet ile piyasaları birbirinden ayrı ele almamak gerektiğini vurgulayarak merkez bankalarının kriz müdahalelerinin, finansallaşmanın genel mantığı sürdüğü sürece küresel kapitalist işleyiş içerisinde onu dönüştüren ve var olan kriz eğilimlerini aşmaya yarayan bir kriz yönetim stratejisinin parçası olmaya devam edeceğini ifade ediyor.

Neoliberal kapitalizmin çıkmaz sokağında

Dünyanın ahvali nicedir bir çıkmaz sokak olarak betimleniyor. Dünyanın her köşesinde pahalılıktan, yoksulluktan, işsizlikten, borçluluktan mustarip milyarlarca insan ise bir çıkış arıyor. Ekonomik darboğaza, siyasal alanı toplumsal taleplere sınırlayan otoriter siyasal rejimleri eklediğimizde çıkışın kendisinin iktisadi, siyasi ve sosyal anlamda var olanın ötesine uzanması gerektiği açık. Kitaplarından makalelerine ve köşe yazılarına kadar yazdıkları her dile çevrilen, dünyanın en saygın iktisatçılarından Prabhat Patnaik ile neoliberal kapitalizmin krizini, otoriter rejimleri ve bu çıkmazın alternatiflerine dair “ne yapmalıyı” konuştuk.

Kapitalizmin krizi ve neofaşizmin yükselişi

6 Kasım 2022

Le Pen, Trump, Putin, Bolsonaro, Modi, Meloni… Artık adlarını bir çırpıda saydığımız bu “aşırı sağ” liderlerin küresel ölçekteki yükselişi, kökleri günümüz kapitalizminin krizlerine ve çelişkilerine dayanan küresel bir dalgaya mı işaret ediyor? Yeni kitabı “La nouvelle internationale fasciste”de [Yeni Faşist Enternasyonal] Ugo Palheta’nın iddiası bu. Ona göre, ne kadar milliyetçi olurlarsa olsunlar aşırı sağcı bu liderler birbirleriyle sadece faşist ‘kan kardeşliğinde’ buluşmuyor, kapitalizmin krizine karşı gelişen, eşitlik nefretine dayalı, küresel bir ‘sınıf kardeşliği’ de inşa ediyor.

Hikâyemiz de mücadelemiz de ortak

ODTÜ’de araştırma görevlisi olarak çalışan sosyolog Sibel Bekiroğlu ve siyaset bilimci Mehmet Mutlu, haklarında yürütülen hukuksuz dava süreci bahane edilerek 9 Haziran’da açığa alındı. ODTÜ yönetimi tarafından ellerine tutuşturulan hitapsız, imzasız bir belgeyle öğrendikleri bu açığa alınma haberine karşı üniversite yönetimi ile bir görüşme talebiyle 20 Haziran’dan bu yana Rektörlük önünde nöbetteler. Sibel’i ve Mehmet’i nöbet alanında ziyaret ettik. Birinin elinde Ernst Bloch’tan Umut İlkesi, öbüründe Yaşar Kemal’den İnce Memed, ODTÜ Rektörlüğü önündeki merdivenlerde oturuyoruz. Yaşanan hukuksuz süreci, üniversiteye dönük saldırıları ve hepimizin ortak hikâyesini konuşuyoruz…

İnsanlık dışı kapitalizm

29 Mayıs 2022

Salgın sonrası dünyada kapitalizmin merkez ve çevre ülkelere sunduğu yol haritaları arasındaki farka dikkat çektiği bu yazısında Prabhat Patnaik, IMF’nin iktisadi politikalarını ele alarak kapitalizmin doğasına dair mülahazalar yapıyor. IMF’nin mevzubahis politikalarda uyguladığı çifte standartların bugün palazlanan bir fenomen olmadığını, bilakis bunların kapitalizmin doğasına ve işleyişine has çifte standartlar olduğunu iddia eden Patnaik, iki yılı geride bırakan salgın ve kapitalizm ilişkisine üçüncü dünyadan bir ışık tutuyor.

Güzel Ruhlar ve “Zavallı”lar

Öyle görünüyor ki Yunan yeni dalgasının “tuhaflığı” gerçeklik ile hayaller, arzular, beklentiler, irademiz ve bizi bağlayan koşullar, umutlarımız ve korkularımız, şimdi ve gelecek arasındaki eşzamansızlıktan, şimdinin sabitlikten olabildiğince koptuğu bir düzlemde (gündelik, toplumsal, bireysel) yaşamın öngörülemezliği karşısında yaşanan bir disoryantasyondan türüyor: sona ermekte olan eski ile henüz baş göstermeyen yeninin yarattığı belirsizlikten doğan hilkat garibeleri…

Yokluğuyla oradaydı! Türkiye’de neoliberalizm, işçi sınıfı ve siyaset

13 Mart 2022

Neoliberal dönemde sınıf bilincinin gelişimine dair handikapları aşma becerisi, 2021 yılının sonu itibariyle yükselişe geçen işçi eylemlerinin ne derece anlamlı siyasal sonuçlar üretebileceğinin de ölçütü olacak. İşçi sınıfı tekrar güneşin altındaki yerini alırken sosyalizme dair hafızayı da tazelemek, sosyalizmi emekçi sınıfların kurtuluş paradigması olarak yeniden canlandırmanın yollarını aramak, bu mücadelelere katkı sunmak için iyi bir seçenek gibi görünüyor.

Neoliberal çağın devrim provaları ve çıkarılması gereken dersler üzerine

13 Mart 2022

Neoliberal devletlerin dayattığı önceliklere karşı yaygın ve aktif bir direnişe tanık olmamıza rağmen, bu direniş özgürleşme ve demokratik kontrole dayalı alternatif projelerin zayıflığı ile de maluldü. Kısmen “yalıtılmışlık” faktörü yüzünden kısmen de eski özgürlük dilinin bir kıymet-i harbiyesinin olmadığına inanılması ve yeni bir dilin de henüz üretilememiş olması yüzünden, bu projelerin güdük kalmış veya ancak belli bir ölçüde geliştirilebilmiş olduğunu görüyoruz.

AKP’nin emek rejimi, otoriterleşme ve Türkiye’nin zombi neoliberalizmi

Türkiye’de neoliberal kalkınma modeli 2010’larda bir zombiye dönüştü. Sermaye ve servet birikimi süreçlerini demokratik talep ve kısıtlardan izole etme uğraşı ile mevcut emek rejimi Türkiye’de neoliberalizmi hâlâ canlı tutuyor. Zombinin ölü kısmı ise bir zamanlar emekçi sınıflara verilmiş olan refah ve sınıf atlama vaadi. Bu vaatlerin boşluğu, özellikle pandemi koşullarında artan şekilde görünür hale gelirken, bu durum hem mevcut kalkınma modelini hem de otoriter rejimi zayıflatmaya devam ediyor.

Bir yoksulluktan diğerine kapitalizm ve Türkiye

Yoksulluğu toplumun dışında, marjinal bir olgu olarak ele alan ana akım sosyal bilimler literatürünün önemli bir bölümü onu bireyin kendi tercihlerinin bir sonucuna indirger. Ahmet Haşim Köse ve Serdal Bahçe ile yaptığımız bu söyleşi, yoksulluğu konuşmak için öncelikle “nasıl bir toplumda yaşadığımızı” sormak gerektiğine yapılan vurguyla, yoksulluğun kapitalist bir toplumdaki kendine özgü biçimlerine dikkat çekiyor. Köse ve Bahçe, yoksulluğu kendi başına bir olgu, yoksullaşmayı ise bireysel tercihlerin bir sonucu olarak ele almak yerine onun, tarihsel olarak işçileşmenin ayrılmaz bir dışa vurumu olduğuna işaret ediyor.

Mısır’da isyan, neoliberalizm ve yoksulluk

16 Haziran 2021

Büyük beklentiler yaratan ve “artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağına” dair heyecan uyandıran bir isyan, hangi nedenlerle öncesinden de kötü bir noktada sona erdi? Bu sorudan hareketle Ulaş Taştekin, Arap coğrafyasındaki halk ayaklanmalarının Mısır ayağına odaklanarak tartışmaya ilişkin gözlemlerini paylaşıyor.

Neoliberalizm ve Otoriterleşme: Galip Yalman ile Söyleşi

Bir önceki başlığını Intan Suwandi ile ‘emperyalizm’ tartışmaları ekseninde gerçekleştirdiğimiz ‘Neoliberalizm özel dizisi,’ Galip Yalman’ı ağırladığımız ‘otoriterleşme’ söyleşisiyle devam ediyor. Dizimizin üçüncü bölümünde neoliberalizmin ilk yıllarından pandemi dönemine süregelen, kürenin dört bir yanında gözlemlediğimiz otoriterleşme eğilimlerini konuştuk.

Neoliberalizm ve Emperyalizm: Intan Suwandi ile Söyleşi

Pınar Bedirhanoğlu ile gerçekleştirdiğimiz ‘Neoliberalizm ve Devlet’ başlıklı söyleşi ile başladığımız ‘Neoliberalizm özel dizisi’, Intan Suwandi’nin konuk olduğu ‘Emperyalizm’ tartışmasıyla devam ediyor. Neoliberal küreselleşme sürecinde emperyalist sömürü ilişkilerinin nasıl bir dönüşüme uğradığı üzerine odaklanan söyleşi, küresel iş bölümünün güncel görünümlerinden Covid-19 sonrası dünyaya bir dizi alt başlığa uzanıyor.

Neoliberalizm özel dizisi

23 Ocak 2021

Bu söyleşi dizisi ile çelişkileri her geçen gün derinleşen toplumsal gerçekliğimizi tartışırken aynı zamanda sınıfsız bir toplumun inşasında gereksindiğimiz kuramsal gereçleri gözden geçirmek isteğindeyiz.