/

Bu defa farklı mı?

Bu salgın etkileri açısından, bugüne kadar gördüğümüz hiçbir krize benzemiyor ve yaşanan can pazarı kapitalizmin gerçekliğini tüm çıplaklığıyla ortaya çıkarıyor.

Dünya Sağlık Örgütü SARS-CoV2 kaynaklı Covid-19’un pandemik hastalıklar grubuna alındığını 11 Mart günü açıkladı.[1] Virüsün insandan insana solunum yoluyla kolayca bulaşabilmesi ve fiziksel mesafenin korunması amacıyla geç alınan ya da alınmayan tedbirler sebebiyle tüm dünyada vaka sayıları ve ölümler hızlı artış gösterdi. 1 Haziran itibarıyla dünyadaki toplam vaka sayısı 6,285,553 olurken, 374,314 kişi yaşamını kaybetti.[2] Küresel Enfeksiyon Hastalıkları Analiz Merkezi (MRC) gerekli müdahalelerin yapılmadığı durumda bu yıl içinde 7 milyar kişinin enfekte olacağını ve 40 milyon kişinin Covid-19 nedeniyle öleceğini tahmin ediyor.[3]

Her ne kadar bu yazıda Covid-19’un ekonomik sonuçlarına odaklanacak olsam da komplo teorilerine bir yenisini ekleyerek diyorum ki Covid-19 virüsünü kapitalizm yaratmış olabilir. Evrimsel biolog, epidemiyolog ve filogeograf Rob Wallace, “SARS-CoV2” ve diğer virüslerin kökeninin, doğal düzenler içerisine aşırı yoğun bir şekilde dalan endüstriyel tarım olduğunu, ekosistemler ve türler içerisinde/arasında yarılmalar yaratarak küresel pandeminin potansiyel ortaya çıkışına olanak sağladığını bu nedenle Covid-19’un hem kökeni hem de yayılışının sermaye çevrimleriyle bağlantılı olarak görülebileceğini düşünüyor.[4] Foster’ın da vurguladığı üzere kapitalist üretim Marks’ın “doğanın evrensel metabolizması” olarak adlandırdığı metabolizmada yarılmalara ve kırılmalara yol açıyor.[5] Yani, kârından başka hiçbir şeyi önemsemeyen bu sistem küresel salgınların ortaya çıkmasına elverişli koşullar yaratıyor.

Covid-19’un yayılmasını yavaşlatmak, sağlık sistemi üzerindeki yükü hafifletmek ve en nihayetinde insanları virüsten korumak için alınan kapanma önlemlerinin ekonomik etkileri üzerine analizler, projeksiyonlar paylaşılıyor fakat salgın bitene kadar bu etkilerin tam bir resmine sahip olamayacağız. OECD, salgın dolaysıyla üretimin durması gelişmiş ekonomiler ve gelişmekte olan piyasa ekonomilerin genelinde üretim düzeyinde %15 ve üzeri düşüş gerçekleşebileceğini tahmin ediyor. Bu düşüşün orta gelirli ülkelerde %25’e varacağı hesaplanıyor (Grafik 1). Toplumsal yaşamdaki bu sınırlamalar dolayısıyla dünya ölçeğinde yıllık GSYH büyümesinde her ay %2’lik bir kayıp yaşanacağı tahmin ediliyor.[6]

Borsadaki ani düşüşler ve buna bağlı borsa kapatmaları[7], petrol piyasasındaki durum[8], uluslararası ticaretin bu yıl bir önceki yıla göre %13-32[9] arasında daralacağı öngörüsü, ABD’de bile düşük gelirli çalışanlar arasında %42’ye[10] varacağı tahmin edilen istihdam kaybı salgının da etkisiyle ciddi bir krizin içerisinde olduğumuzun açık göstergesi. Ana akım iktisatçılar ya da politikacılar her ne kadar deneyimlenen bu krizi virüse indirgese bile bu kriz 12 yıldır devam eden küresel krizin dördüncü halkasını oluşturmaktadır. Dünya Ticaret Örgütü’ne göre, küresel ticaretteki durgunluk daha 2019 yılında hissedilmeye başlanmıştı. Savran, 2020 Borsa Çöküşü: Üçüncü Büyük Depresyon’un Dördüncü Evresi yazısında, Covid-19’un yaşadığımız bu büyük krizde bir tetikleyici işlevi görmesinden kaynaklı sadece bu anlamda krizin farklı olduğunu açık şekilde ortaya koyuyor.[11]

2009’daki Büyük Durgunluğun sonundan bu yana küresel reel GSYH büyüme oranına bakıldığında yıllık büyümenin düşüş eğiliminde olduğunu görebiliriz. Roberts’ın büyüme oranları üzerinden yaptığı hesaba göre, Avro bölgesi 10 yıllık büyüme ortalamanın %11 altında kaldı; bu oran G7 ve gelişmiş ekonomilerde daha yüksek, yükselen piyasalarda ise büyüme oranı 2010 ile kıyaslandığında %27 daha düşük. Küresel olarak 2019’daki büyüme oranı on yıllık büyüme ortalamasının %23 altında kalmıştır.[12](Grafik 2)

 Yani dünya ekonomisi, korona virüs pandemisi gelmeden önce bir durgunluğun içerisindeydi. Roberts aynı zamanda G7 ülkeleri için 1950-2016 yılları arasında sermayenin iç getiri oranlarını inceliyor ve 2005’ten sonra finansal olmayan sektörlerde kârlılıkta önemli bir düşüş yaşandığı sonucuna ulaşıyor. Ayrıca, küresel GSYH’nin %50’sini oluşturan 6 ülke (ABD, Birleşik Krallık, Kanada, Japonya ve Almanya) üzerinden hesapladığı küresel kurumsal kârların pandemi öncesinde durma noktasına geldiğini tespit ediyor.[13] Tüm bunlara salgınla birlikte ortaya çıkan borsa çöküşleri, sanayi üretiminde görülen çok sert düşüşler, petrol fiyatlarındaki görülmemiş düşüş ve dünya ticaretindeki daralma eşlik etti. Krizin gidişatı salgınının seyrine ve salgınla mücadele stratejilerinin nasıl değişeceğine bağlı olarak gelişecek.

Kapanma tedbirlerinin yani evde kalmanın maliyetini sınıfsal pozisyonlarımızın, çalıştığımız sektörün ve cinsiyetlerimizin belirlediği oldukça aşikâr. 2018’de dünya nüfusunun yaklaşık yarısı olan 3,4 milyar insanın günlük 5.5 doların daha azı ile geçinmek zorunda kaldığı gerçeği hatırlandığında[14] işlerin durdurulması, kapatılması dolayısıyla çalışanları özellikle alt-gelir grubundaki emekçileri daha da zor günler beklemektedir. Salgın sürecinin bize gösterdiği Joan Robinson’un çok daha önce söylediği gibi kapitalizmde sömürülmekten daha kötü tek bir şey varsa o da sömürülmemek olduğu gerçeği oldu.[15] Covid-19’un tüm ülkeler için giderek daha karmaşık bir krize dönüşmesiyle birlikte hem devletler hem de küresel sermaye ve kurumları art arda ekonomi için kurtarma politikaları, yardım paketleri ve alınması gereken önlemleri açıklamak zorunda kaldılar. Firmaları, bankaları, çalışanları, haneleri ve sağlık sistemlerini hedefleyen bu ekonomik önlemler genişlik ve kapsam bakımından ülkelere göre farklılık göstermektedir.

IMF ve Dünya Bankası korona virüs salgınıyla mücadeleye destek vermek için yaklaşık 3 milyar dolarlık acil yardım paketini devreye soktu.[16] Birleşmiş Milletler “Küresel İnsani Müdahale Planı” kapsamında salgınla mücadele için 2 milyar $ ayırdığını açıkladı.[17] Bu paketlerin salgınla mücadeledeki etkisi üzerine hâlâ tartışmalar devam etmektedir. Dünya çapında hükümetlerin özel sektör için açıkladıkları mali teşvik paketlerinin tutarı küresel GSYH’nin yaklaşık %4’üne tekabül ederken; kredi ve kredi garantilerinin oranı ise %5’ine denk gelmektedir. 2008-2009 krizi döneminde yapılan mali kurtarma dünya GSYH’sinin %2’si civarındaydı.[18] ABD’nin açıkladığı çok dikkat çeken 2 trilyon dolarlık yardım paketi incelendiğinde, bu tutarın üçte ikisi özel sektöre ayrılırken, yalnızca üçte birinin işçiler ve serbest meslek çalışanları için harcandığı görülmektedir.[19]

2019’da dünya genelinde çalışma çağındaki nüfus 5,7 milyar kişiyken istihdamda yer alanların sayısı 3,3 milyar ile sınırlı kaldı. 2,3 milyar kişi iş gücünün dışındaydı. İşsizlerin sayısı 188 milyonken; ILO’nun zamana bağlı eksik istihdam diye tanımladığı aslında çalışma süresi olarak daha fazla çalışmak istediğini belirten veya talep olduğu taktirde daha fazla çalışmaya başlayacak olan kişi sayısı 165 milyondu. İşsiz ve eksik istihdam kategorisinin dışında kalan

119 milyon kişiyle birlikte iş gücü arz ve talebi arasındaki uyumsuzluk 2019’da dünya genelinde 473 milyon insanı etkilemekteydi (Tablo 1). 2020 yılında işsizliğin yaklaşık 2,5 milyon kadar artacağı tahmin ediliyordu.[20] Salgının etkisiyle bu tablolarda ciddi bir değişiklik görülecektir.

ILO Covid-19’un etkileri üzerine olan ilk raporunda salgına bağlı üretimin durması, yavaşlaması, seyahat kısıtları, hastalık ve diğer sınırlamalar nedeniyle dünya genelinde işsizliğin 25 milyon daha artacağını ön görmüştü.[21] Fakat salgının emek piyasası üzerindeki etkileri ABD ve İngiltere gibi gelişmiş kapitalist ülkelerde bile çok daha derin oldu. ABD’de işsizlik maaşı başvurusunda bulunanların sayısı, Covid-19 salgınının iş gücü piyasasını etkilemesiyle son 8 haftada (9 Mayıs 2020 itibarıyla) toplam 36 milyon 471 bine ulaştı.[22] İngiltere Covid-19 nedeniyle işsizlik ödeneği talep eden kişi sayısı nisan ayında son 24 yılın en yüksek seviyesine ulaştığı açıklandı. İngiltere’de hükümetin acil kurtarma planı kapsamında yaklaşık 6,3 milyon kişi ‘Kısmi işsizlik’ ödeneklerinden faydalandı. Maliye Bakanı Rishi Sunak tarafından açıklanan veriler üzerinden yapılan hesaplamalara göre bu aktif bir şekilde çalışan vatandaşların beşte biri anlamına gelmektedir. Sunak maaşların %80’inin yardımlar tarafından karşılandığını, haziran ayına kadar 2 bin 500 sterline kadar ödeme yapılacağını ancak bunun sürdürülebilir olmadığını ifade etti. İngiltere’de birçok sektörde çalışmalarını durduran yaklaşık 800 bin şirketin kısa çalışma ödeneğine başvurduğu hatırlandığında haziran ayı sonrası bu şirketlerde çalışanları nasıl bir gelecek beklediği bilinmemekte.[23]

ILO’nun Covid-19 üzerine yaptığı dördüncü projeksiyon çalışmasına göre, 2020’nin ilk çeyreğinde çalışma süresi dünya ölçeğinde %4,8 oranında azaldı, bu 135 milyon tam zamanlı çalışanın çalışma zamanına tekabül ediyor. Her ne kadar mayıs ayı itibarıyla normalleşme adı verilen süreç başlasa bile dünya genelinde işçilerin %94’ü salgına bağlı alınan önlemler kapsamında iş yeri kapatma veya iş saatlerinin azaltılması ve benzeri tedbirlerin alındığı ülkelerde yaşamakta. 2020’nin ikinci çeyreğinde çalışma saatlerinde 2019’un son çeyreğine kıyasla %10,7 civarında bir düşüş olacağı tahmin ediliyor, bu 305 milyon tam zamanlı işe tekabül ediyor (48 saatlik bir çalışma haftası olduğu varsayılıyor). Bölgesel olarak bakıldığında çalışma saatinde en fazla düşüşün %13,1 ile Amerika kıtasında, 12,9 Avrupa ve Orta Asya’da olacağı tahmin edilmekte.

ILO, tüm dünyada küçük işletmeler grubu ve onların yanında çalışanları büyük bir yıkımın beklediğini öne çıkarıyor. Hâlihazırda ekonomik durgunluk döneminde ortaya çıkan bu salgın toplumsal eşitsizliklerin giderek derinleştirmesine yol açacaktır. Hükümetlerin açıkladığı ekonomik önlemlerin sınıfsal niteliği bir yana, işçilere yönelik yetersiz desteklerin çoğu kayıtlı istihdamda olan çalışanları korumaya yöneliktir.[24] Krizden en çok etkilenecek grupta yer alan 4 milyar insanın hiçbir sosyal güvencesi bulunmamaktadır.[25] Kapsamı ve boyutu tartışma konusu olmakla birlikte OECD üyesi ülkelerin sadece %68’i kayıt dışı çalışan işçilere destek paketlerinde yer vermiştir. Kayıt dışı istihdamın %30’ların üzerinde olduğu Türkiye’de ise güvencesiz çalışanlara yönelik herhangi bir destek bulunmamaktadır. [26]

ILO verilerine göre, işveren ve kendi hesabına çalışanlardan oluşan dünyadaki toplam işyerlerinin yüzde 68’ine tekabül eden 436 milyon işyeri kapanma riskiyle karşı karşıya ve bunların yarısından fazlası (232 milyon işyeri) toptan ve perakende ticaretle uğraşan işkollarından oluşuyor. Bu tür işyerlerinde çalışanlar toplam küresel emek gücünün yüzde 81’ini oluşturuyor ve 2,7 milyar insana karşılık geliyor. Kayıt dışı istihdamın belirtilen sektörlerdeki yoğunluğu nedeniyle ILO yaklaşık 2 milyar kayıt dışı çalışanı salgın karşısında ya açlıktan ya da virüsten kaynaklı ciddi risk altında olduğunu söylemekte.[27] Kayıt dışı çalışanlar daha düşük ücretlerle çalıştırıldıkları için salgın döneminde gerekli olan gıdaya ve sağlığa erişimde yaşayacakları sorunların yanında iş yeri güvenliği açısından Covid-19 test ve izleme önlemlerinin dışında kalacakları için yaşanan kriz karşısında daha savunmasızdırlar. ILO’nun tahminine göre güvencesiz çalışanların %76’sı ciddi risk altındadır.[28]

Gençler, eğitimdeki aksama, istihdam, gelir kaybı ve iş bulmakta yaşadıkları zorluklar dolayısıyla Covid-19 salgınında en çok etkilenen grupta yer almaktadırlar. Şunu da belirmek gerekir ki gençler için durum salgın öncesinde de iyi değildi. Krizden önce bile 267 milyondan fazla genç ne istihdamda ne de eğitimdeydi, 68 milyonu ise işsizdi (Tablo 1). 2019’da dünyadaki genç işsizlik oranı %13,6 ile 2007’deki küresel kriz öncesi oranın %10 üzerine çıkmıştı.[29] Yine 2019’da genç işçilerin dörtte üçünden fazlası kayıt dışı olarak çalıştırılmaktaydı (özellikle Afrika ve Güney Asya’da). Salgın başlamadan önce dünya genelinde toplam 178 milyon genç salgından en çok etkilenecek sektörlerde çalışmaktaydı.[30] Bu genç işçilerin %77’si (328 milyonu) kayıt dışı olarak istihdam ediliyordu (Tablo 2). Bu oran 25 yaş ve üstü yetişkin işçi grubunda yer alanlar için %60’dır. Gençlerin kayıt dışılık oranı Avrupa ve Orta Asya’da %32,9 iken Afrika’da %93,4 civarındadır.[31]

ILO ve Küresel Gençlik için İnsana Yakışır İşler Girişimi ortaklığıyla gerçekleştirilen küresel anket sonuçlarına göre, ankete katılan altı gençten biri Covid-19 krizinin başlamasından bu yana çalışmayı bırakmak zorunda kalmıştır.[32] İstihdamda kalan gençler arasında çalışma saatleri ise %23 oranında azalmış.[33] Çalışanların ise 131 milyonu kayıt dışı olarak salgın nedeniyle yüksek risk grubunda yer alan işlerde çalışmakta ve bu nedenle işsiz kalma ya da enfekte olma riski bulunmaktadır. (Tablo 2).

30 yaşın altındaki gençler uluslararası göçmen akışlarının yaklaşık %70’ine tekabül etmektedir.[34] Genç göçmen işçilerin çoğu salgın kapsamından alınan tedbirler dolayısıyla (işlerin durması ve sınır kapanışları) hem işlerini kaybettiler hem de menşe ülkelerine geri dönemediler. Zaten çoğu kayıt dışı olarak çalıştığı için açıklanan yetersiz istihdamı destekleme paketlerinden bile yararlanamayacaklar. Göçmenlerin yanına mülteci, sığınmacı ve kaçakları hesaba kattığımızda bu sorun katlanarak büyüyecektir. Adana’da 18 yaşındaki tekstil işçisi Suriyeli Ali Hemdan’ın kendi yaş grubuna konan sokağa çıkma yasağından dolayı ceza almamak için işe giderken polisten kaçması gerekçesiyle vurulması neticesinde ölmesi kayıt dışı çalıştırılan mülteci/sığınmacı gençlerin pandemi karşısında ne derece savunmasız olduklarını bize göstermektedir.

Dünya Bankası 2019 verilerine göre, dünyada çalışma yaşındaki erkeklerin %74’ü iş gücüne katılırken, kadınların yalnızca %47’si iş gücüne katılmaktadır. İş gücüne katılan her 100 kadından yalnızca 45’i istihdam edilmesine karşın salgından etkilenen çalışan kadın oranının erkeklerden fazla oluşu salgının sınıfsal eşitsizliklerin yanında cinsiyet eşitsizliği boyutunun da ele alınması gerektiğini bize göstermektedir. Kayıt dışı çalışan kadınların %42’si salgından kaynaklı yüksek risk grubu kapsamındaki sektörlerde[35] daha yoğun çalışırken bu oran erkeklerde %32’dir. 2019’da dünya genelinde ev işlerinde çalışan yaklaşık 67 milyon kişinin %80’i kadındı ve bu kadınların yüzde doksanının güvencesiz şekilde çalıştığı tahmin edilmekteydi. Bu sektörde çalışanların neredeyse yarısı asgari ücret bile alamamaktadır. Yarısından fazlası için ise yasal çalışma saati sınırı bulunmamaktadır.[36]

UNU-WIDER’ın hesaplamasına göre salgın nedeniyle küresel yoksulluk yarım milyar kadar artacak yani dünya nüfusun %8’i kadar insan yoksullaşacak.[37] ILO, 2020’de gelişmekte olan ülkeler olarak adlandırılan ülkelerde 9 ila 35 milyon arasında çalışanın yoksul kategorisinde yer alacağını öngörmekte.[38] Pandeminin daha ilk ayında kayıt dışı çalışanların kazancının küresel olarak %60 oranında düştüğü tahmin edilmektedir. Bölgeler bazında, en yüksek düşüsün %81 ile Afrika ve Latin Amerika’da gerçekleşeceği tahmin edilmekte. Gelir grupları ile ilgili olarak, alt-orta ve düşük-gelirli ülkelerde yüzde 82, üst-orta gelirli ülkelerde yüzde 28 ve yüksek gelirli ülkelerde yüzde 76 civarında düşüş öngörülmektedir (Tablo 3). Ayrıca, göreli yoksulluk oranının (nüfusun ortalama kazancının %50’nin altında olma durumu) kayıt dışı çalışanlar açısından %34 oranında artacağı hesaplanmakta. Bu oran orta üst gelir grubu ülkeleri için %21 iken; alt-orta gelir grubu için %56’dır.

ILO “Dünyada İstihdam ve Sosyal Görünüm: Eğilimler 2020” Raporu’na göre, salgın daha başlamadan önce dünya genelinde 630 milyonu aşkın çalışan yani dünyada çalışan nüfusun beşte biri günlük 3,20 doların altında gelir elde ediyordu. 2011- 2017 yılları arasında çalışanlar açısından gerçek ücretler neredeyse hiç artmadı. Fakat, 10 yılda milyarderlerin sayısı ikiye katlandı. 2018’de dünyanın en zengin %1’lik kesimi servetlerini 900 milyar dolar kadar artırdı. Bu, günde 2,5 milyar dolar artış anlamına geliyor. 2017 ve 2018 yılları arasında ise her iki günde bir kişi milyarder olurken 2018’de 3,8 milyar kişiye tekabül eden dünya genelinde en yoksulların serveti %11 azaldı.[39] Dünya Bankası Başkanı David Malpass korona virüs etkisiyle dünya genelinde 60 milyon kişinin aşırı yoksulluğa (günlük 1,90 $’dan az bir parayla yaşamak) itileceğini tahmin ettiklerini söyledi. Küresel ekonominin 2020’de %5 daralacağını tahmin ettiklerini ve bu durumun şimdiden milyonlarca kişinin işlerinden olmasına, işletmelerin batmasına ve daha yoksul ülkelerin asıl büyük darbeyi almasına yol açacağını ifade etti.[40]

Oxfam’ın salgın sürecinde yayınladığı araştırmasına göre alt ve orta gelir grubundaki ülkelerin Covid-19 salgınından kaynaklı risklerle mücadele edebilmesi için 300 milyar dolara ihtiyacı var. Bu miktar OECD üyesi en zengin ülkelerin kendi ülkelerinde yaptıkları ekonomik yardımların sadece %6’sına tekabül ederken dünyanın en zengin üç adamının toplam servetinin altında kalmaktadır.[41] Bu yardımların çoğunlukla hibe değil kredi şeklinde gerçekleşmesi zaten borçlu olan ülkelerin krizini bir borç krizine çevirecektir. Daha 2018’de düşük ve orta gelirli ülkelerin toplam borçları- özel, kamu, iç ve dış- GSYH’lerinin %191’ine ulaşmıştı.[42] Düşük gelir grubunda yer alan 46 ülke kamusal sağlık hizmetleri giderleriyle karşılaştırıldığında borç ödemleri için 2020’nin ilk aylarında 4 kat daha fazla harcamak zorundaydı.[43]

En baştaki soruya dönecek olursam salgın etkileri açısından, bugüne kadar gördüğümüz hiçbir krize benzemiyor ve yaşanan can pazarı kapitalizmin gerçekliğini tüm çıplaklığıyla ortaya çıkarıyor. Bu salgın kapitalizmin süregiden bunalımını daha yıkıcı hale getirmiştir. Fakat Covid-19’dan çok daha önce servet belirli bölgelerde ve bir avuç insanın elinde yoğunlaşmış, krizin etkileri küresel kapitalizmin üretim ve dolaşım alanında hissedilmiş, kamu harcamaları kısıtlanmış, kamusal hizmetler özelleştirilmişti. Bir diğer ifadeyle, kapitalist gelişmenin tüm dünyada ortaya çıkardığı derin altüst oluşlara baktığımızda bu defanın farklı olmadığını tüm bu krizlerin kapitalizme içkin olduğunu görürüz. Salgınla beraber toplumsal eşitsizlikler giderek şiddetlendi ancak bu eşitsizliklerin hiçbiri Covid-19 salgınıyla birlikte başlamadı.


[1] WHO, https://www.who.int/news-room/detail/27-04-2020-who-timeline—covid-19, (1 Haziran 2020)

[2] Worldometers, https://www.worldometers.info/coronavirus/, (1 Haziran 2020)

[3] WHO Collaborating Centre for Infectious Disease Modelling, MRC Centre for Global Infectious Disease Analysis, Abdul Latif Jameel Institute for Disease and Emergency Analytics, and Imperial College London. (2020), “The Global Impact of COVID-19 and Strategies for Mitigation and Suppression” https://www.imperial.ac.uk/mrc-globalinfectious-disease-analysis/covid-19/report-12-global-impact-covid-19/,   (20 Mayıs 2020)

[4] Siyasi Haber “Felaket kapitalizmi: iklim değişimi, Kovid-19 ve ekonomik kriz”, https://siyasihaber4.org/felaket- kapitalizmi-iklim-degisimi-kovid-19-ve-ekonomik-kriz, (22 Mayıs 2020).

[5] Ibid.

[6] OECD, “Tackling Covid-19” http://oecd.org/coronavirus/en/

[7] Wall Street’te borsa, 12 Mart Perşembe günü dört gün içinde ikinci defa kapatıldı, S&P 500 adlı endeks yüzde 7 düştü ve 15 dk. boyunca kapalı kaldı.

[8] BBC, “Petrol fiyatları: ABD’de piyasasında tarihi düşüş yaşandı, ilk defa negatif fiyattan işlem gördü”, https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-52362104 , (30 Mayıs 2020)

[9] BBC, “Koronavirüs: Dünya Ticaret Örgütü bu yıl küresel ticarette büyük daralma bekliyor”, https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-52221192, (30 Mayıs 2020)

[10] Vox, “Predicting the supply and demand shocks of the COVID-19 pandemic: An industry and occupation perspective”, https://voxeu.org/article/industry-and-occupation-perspective-effects-covid-19

[11] Gerçek Gazetesi (2020) https://gercekgazetesi.net/ekonomi/2020-borsa-cokusu-ucuncu-buyuk-depresyonun- dorduncu-evresi, (18 Mayıs 2020).

[12] Micheal Roberts (2020), “Profitability, investment and the pandemic” https://thenextrecession.wordpress.com/2020/05/17/profitability-investment-and-the- pandemic/?fbclid=IwAR1jkqeQvDqKgxr4xSJ4zZSoYvDqqcXE2Hf-HcA0wTwdykvKFSNaZzoqQHY (18 Mayıs 2020).

[13] Ibid.

[14] Oxfam 2019 Gelir ve Servet Dağılımı Raporu.

[15] Bowles. E., R. Edwards ve F. Roosewelt (20005) Understanding Capitalism: Competition, Command and Change, Oxford: Oxford University.

[16] Duvar, “Yeni masada eski oyun, eski kartlarla oynanabilir mi?” https://www.gazeteduvar.com.tr/yazarlar/2020/04/08/yeni-masada-eski-oyun-eski-kartlarla-oynanabilir-mi/ (20 Mayıs 2020)

[17] UN Office for the Coordination of Humanitarian Affairs (OCHA), “UN Issues $2 Billion Appeal to Combat COVID-19”, https://www.unocha.org/story/unissues-2-billion-appeal-combat-covid-19

[18] Micheal Roberts (2020), “A War Economy”, https://thenextrecession.wordpress.com/2020/03/30/a-war-economy/

[19] Ibid.

[20] ILO (2020), “Dünyada İstihdam ve Sosyal Görünüm: Eğilimler 2020”, https://www.ilo.org/ankara/news/WCMS_734873/lang–tr/index.htm, (30 Mayıs 2020)

[21] ILO     ikinci      projeksiyonunda işsizlik    tahmininin            daha       da           artacağını             belirtti. https://www.ilo.org/wcmsp5/groups/public/@dgreports/@dcomm/documents/briefingnote/wcms_740877.pdf, s.4.

[22] Euronews, “ABD’de işsizlik maaşına başvuranların sayısı 3 milyon artışla 36 milyona yükseldi”, https://tr.euronews.com/2020/05/14/abd-de-issizlik-maas-na-basvuranlar-n-say-s-3-milyon-art-sla-36-milyona- yukseldi (30.05.2020)

[23] Euronews, “İngiltere’de işsizlik ödeneğine başvuru sayısı son 24 yılın en yüksek seviyesine ulaştı”, https://tr.euronews.com/2020/05/19/ingiltere-de-issizlik-odenegine-basvuru-say-s-son-24-y-l-n-en-yuksek- seviyesine-ulast, (30.05.2020)

[24] OECD (2020). “Covid-19 Action Map”, https://oecd.github.io/OECD-covid-action-map/data/CoronavirusUpdate_AllCountries_Public.xlsx (18 Mayıs 2020)

[25] Oxfam (2020). https://oxfamilibrary.openrepository.com/bitstream/handle/10546/620982/bp-coronavirus-aid-060520-en.pdf, (20 Mayıs 2020)

[26] OECD (2020), Covid-19 Action Map.

[27] ILO (2020), “COVID-19 and the world of work. Second edition.”

[28] ILO (2020), “Impact of lockdown measures on the informal economy”, https://www.ilo.org/wcmsp5/groups/public/—ed_protect/—protrav/— travail/documents/briefingnote/wcms_743523.pdf (19 Mayıs 2020)

[29] ILO (2020), “COVID-19 and the world of work. Fourth edition.”, s. 6.

[30] ILO tarafından yapılan gruplandırmaya göre; Yüksek: toptan ve perakende ticaret, motorlu taşıt ve motosiklet onarımı, imalat, konaklama ve gıda, emlak, ticari ve idari faaliyetler Üst-orta: Taşıma, depolama ve iletişim; sanat, eğlence ve rekreasyon ve diğer hizmetler Orta: Madencilik ve taş ocakçılığı; finans ve sigorta hizmetleri, inşaat Alt-orta: Tarım, ormancılık ve balıkçılık Düşük: Kamu hizmetleri, kamu yönetimi ve savunma, insan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetleri, eğitim.

[31] ILO, “Fourth edition.”, s.2.

[32] Ibid, s. 11.

[33] Ibid, s. 2.

[34] Ibid, s. 7

[35] Toptan ve perakende ticaret, motorlu taşıt ve motosiklet onarımı, imalat, konaklama ve gıda, emlak, ticari ve idari faaliyetler.

[36]Şeffaflık Derneği (2020), “Küresel Servet Eşitsizliği”, http://www.seffaflik.org/wp- content/uploads/2020/02/Oxfam-K%C3%BCresel-Servet-E%C5%9Fitsizli%C4%9Fi-Raporu.pdf, (30 Mayıs 2020)

[37] UNU-WİDER (2020), “COVID-19 fallout could push half a billion people into poverty in developing countries”, https://www.wider.unu.edu/news/press-release-covid-19-fallout-could-push-half-billion-people- poverty-developing-countries, (22 Mayıs 2020)

[38] Ibid.

[39] OXFAM 2019 ve 2020 (Time to Care) Eşitsizlik Raporları.

[40] Politikyol, “Dünya Bankası: Salgın 60 milyon kişiyi aşırı yoksulluğa itebilir.”, https://www.politikyol.com/dunya-bankasi-salgin-60-milyon-kisiyi-asiri-yoksulluga-itebilir/ (22 Mayıs 2020)

[41] Forbes. The World’s Real-Time Billionaires: Jeff Bezos (138 milyar $), Bill Gates (104.4 milyar $), Bernard Arnault (93 milyar $). Toplam 335 milyar $.

[42] Oxfam, “Whatever it takes”, s. 21.

[43] Eurodad, “COVID-19 and debt in the global south: Protecting the most vulnerable in times of crisis I”, https://eurodad.org/covid19_debt1, (22 Mayıs 2020)