/

Toplumsal cinsiyet ekseninde Türkiye’de hanehalkı borçluluğu

Pelin Kılınçarslan, günümüzde borcu anlamak için çift yönlü bir bağımlılık ilişkisini vurguluyor: borç, toplumsal yeniden üretimi sürdürebilmek için alınıyor, aynı zamanda bu üretimin emeğiyle karşılanıyor. Finansallaşmanın yaygınlaştırdığı hanehalkı borçluluğu, günümüzde artık gündelik hayatın en somut noktalarına temas ediyor. Kadınlar, borçlu ailelerin sorumluluklarını üstlenirken, borç geri ödemelerinin finansal yükünü de taşıyor. Kılınçarslan, yazısı boyunca 2006-2016 yılları arasında tüketici kredisi kullananların %60’ının en düşük gelir gruplarından oluştuğunu ve 2020-2022 yılları arasında kredi borcunu ödeyemeyen kişilerin sayısının neredeyse iki katına çıktığını ortaya koyuyor.

Valentine Hugo (1929), "Tristan Tzarave Greta Knutsen imzali Exquisite Corpse"

Antropolog David Graeber’in borcun ilk 5000 yıllık tarihini incelediği meşhur eserinde belirttiği gibi, insanlık tarihinde paradan önce borç vardı.[1][2][3] Günümüzdeki borcun ayırt edici özelliği ise benzeri görülmemiş bir yaygınlığa ulaşması ve haneleri finansın yükselişinin yörüngesine çekmesidir.[4] Öyle ki hanehalkı borçluluğu artık küresel finans ve gündelik hayatın en somut temas noktalarından biri hâline gelir. “Gündelik hayatın finansallaşması” olarak isimlendirebileceğimiz bu sürecin iki önemli tartışma hattını ise toplumsal yeniden üretim ve öznellik konuları oluşturur. Hanehalkı borçluluğunu toplumsal cinsiyet ekseninde değerlendirmek için bu iki hattı bir arada düşünmek gerekir.

1. Toplumsal Yeniden Üretim Nedir ve Nasıl Finansallaşır?

Feminist tanımıyla toplumsal yeniden üretim, birbiriyle ilişkili üç temel sürecin devamlılığını ifade eder: biyolojik yeniden üretim, iş gücünün yeniden üretimi ve bakım emeğinin yeniden üretimi.[5] Bu açıdan toplumsal yeniden üretim, biyolojik sürecin ötesine geçerek, nesiller arasında değerlerin, normların, becerilerin ve bilginin aktarımını da kapsar.[6] Kısaca ifade etmek gerekirse, toplumsal yeniden üretim, varoluşumuzun maddi ve manevi koşullarının bir günden ertesi güne, bir nesilden diğerine devamlılığını sağlayan süreçlerdir. Örneğin beslenme, barınma, sağlık, eğitim, çocuk ve yaşlı bakımı, ev işleri ve annelik normları bu süreçlerin unsurları arasında yer alır. Tarihsel olarak, toplumsal yeniden üretim emeğinin en önemli mekânı hanedir.[7] Bununla birlikte, devlet ve işverenler de refah ve aile ücreti gibi sistemler aracılığıyla katkıda bulunur.[8] Uluslararası ekonomi politik yazınının makro-düzey yanlılığını sorgulayan feminist yazarlar, toplumsal yeniden üretim kavramını, küresel ekonomi politik ile gündelik hayatın kesişim noktalarını açığa çıkarmak için bir çıpa olarak kullanır.[9]

Elias ve Rai’nin “gündelik hayat, toplumsal yeniden üretimdir; toplumsal yeniden üretim, gündelik hayattır” tanımı, basitçe, önemsiz görülen gündelik işlerin aslında yaşamın sürdürülebilmesinde merkezi bir rol oynadığını vurgular.[10] Ayrıca, neoliberal programları dünya çapında yayan IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası finansal kuruluşlardan, sosyal ve ekonomik politikalar uygulayan devlet organlarına kadar birçok aktör, toplumsal yeniden üretim ile küresel ekonomik olgular arasındaki ilişkide aracı rol oynar.[11]Bu aracılık mekanizmaları, yalnızca toplumsal yeniden üretimin finansmanını değil, aynı zamanda hanelere aktarılan sorumluluğun derecesini ve bu sürecin toplumsal cinsiyetle ne ölçüde şekillendiğini de etkiler.

Toplumsal yeniden üretimin borca giderek daha fazla bağımlı hâle gelmesine odaklanan tartışmalar vardır.[12] Federici ve Fraser gibi feminist yazarlar, kapitalizmin toplumsal yeniden üretimde zaten sürekli bir kriz yarattığını ve bu krizin biçimlerinin tarihsel olarak belirlendiğini ifade eder.[13] Günümüzde finansallaşmış biçimiyle bu kriz, sosyal ve ekonomik varoluşun kredi mekanizmalarına ilişkilenmesiyle daha da şiddetlendi.[14] Neoliberal dönemde devletin ve emek piyasasının yeniden yapılandırılması gibi uygulamalarla, toplumsal yeniden üretimin sorumluluğu büyük ölçüde hanelere ve piyasalara devredildi.[15]Bu durum, finansal kuruluşların haneleri kârlı bir sektör olarak hedeflemesiyle kredi talebini artırdı.[16] Dolayısıyla bu süreç, toplumsal yeniden üretimin özelleştirilmesi ve metalaştırılmasının yanı sıra, finansallaşmasını da içererek örneğin yoksulları, emeklileri ve öğrencileri konut, eğitim, sağlık veya temel tüketim gibi zaruri ihtiyaçlar için borçlanmaya zorlar.[17] Elbette toplumsal cinsiyet ve ırk temelli eşitsizlikler, borçlandırma sürecinin önemli eksenleridir. Örneğin bankaların daha önce dışladığı gruplar, bu farklılıkların risk değerlendirmesine dâhil edilmesiyle finansal sisteme entegre edildi.[18] Özellikle kadınlar, küresel ölçekte “yeni bir pazar” olarak hedef alındı[19] ve kadınların ücret gelirleri, menkul kıymetleştirilmiş borcun teminatı ve geri ödemesinde bir finansal varlık vasfı gördü.[20]

Toplumsal yeniden üretim çalışmaları, finansın gündelik hayatı nasıl bir sermaye birikim alanına dönüştürdüğünü ve bu süreçlerin eşitsizlikleri nasıl derinleştirdiğini anlamamıza önemli katkılar sağlasa da özne düzeyindeki deneyimlere oldukça az odaklanır.[21]Özneleştirme, aslında feminist yazında sıkça ele alınan bir konudur. Örneğin “finansın bedenleştirilmiş ve toplumsal cinsiyete dayalı doğası,”[22] toplumsal cinsiyet üzerinden kurgulanan sorumluluk ve risk söylemlerinin Küresel Güney ile Küresel Kuzey arasında farklılaştırılarak kullanılması,[23] kadınların finansal konularda “güvenilir ve planlı” olarak temsil edilmesi[24] ve borç ödeme disiplininin toplumsal cinsiyetle ilişkilendirilen bir ahlak çerçevesinde şekillenmesi[25] bu konudaki önemli gözlemler arasındadır.

2. Finansal Özne Nedir ve Nasıl Borçlu Olunur?

Gündelik hayatın finansallaşması, öncelikle “finansla yaşamaya bir davet”tir ve bu davet, öznelere benlik algısı ve hayatın anlamına dair bir repertuvar sunar.[26] Bu nedenle, toplumsal yeniden üretim tartışmalarında kurumsal ve yapısal düzeydeki makro perspektifin, anlamlar ve öznellikler düzeyindeki mikro perspektifle tamamlanması önemlidir. Bu yaklaşım, öznenin yatırımcı, tüketici veya borçlu olarak nasıl konumlandırıldığını,[27] bu süreçlerin toplumsal cinsiyet üzerinden nasıl kurgulandığını[28] ve mikro kredi gibi kalkınma programlarının bu kurguların önemli araçları hâline nasıl geldiğini anlamamıza olanak tanır.[29]

Borç toplumunda birey, her şeyden önce hayatın risk ve maliyetlerini üstlenmek zorunda olan ve kendi ödeme vaadinin garantörlüğünü üstlenen bir borçlu öznedir.[30] Elbette finansal özneler “belirsiz” de olabilirler: Bazıları finansal faaliyetler aracılığıyla girişimcilik ve bireysellik inşa etmeye çalışırken, diğerleri bu çabayı iş güvencesizliği ile uzlaştırmayı sürekli sorgular.[31] Bu alandaki güncel çalışmalar, kâr-zarar odaklı, hesaplayıcı ve öz disiplinli soyut bir finansal özne tanımının yerine, yaşanmış deneyimlere odaklanmanın önemini vurgular ve finansal özneleşme sürecinin gündelik hayat gibi “ekonomik olmayan” kaygılarla da şekillenebileceğini belirtir.[32]

Bu ilerlemeye rağmen finansal özne çalışmaları iki önemli konuya yeterince odaklanmaz. Birincisi, bu çalışmalar genellikle ipotek ürünleri, emeklilik ve yatırım fonları gibi yatırım ve tasarruf araçlarının incelenmesiyle sınırlı kalır ve tüketici kredilerine yeterince yer vermez. Bu çalışmalarda “finansal özne” öncelikle “yatırımcı” olarak tasvir edilirken, “tüketici kredisinin tüketimini” yok sayılır.[33] Oysa yalnızca tasarruf ve yatırım araçlarının değil, aynı zamanda tüketici kredisinin de günden güne kötüleşen yaşam koşullarına karşı bir koruma mekanizması hâline geldiği göz ardı edilmemelidir.[34] İkinci olarak, bu alandaki çalışmalar, bazı istisnalar hariç,[35] toplumsal yeniden üretim üzerine feminist tartışmalarla fazla etkileşimde bulunmaz. Nitekim finansallaşmanın yaşanmış deneyimlerine ilişkin mevcut araştırmalar, borçla giderek daha fazla ilişkilendirilen toplumsal yeniden üretim dinamiklerinin finansal özneyi nasıl şekillendirdiğini büyük ölçüde göz ardı eder.

Küresel Güney’de kadınların mikro kredi ve girişimcilik programlarıyla ilgili deneyimlerini belgeleyen etnografik çalışmaların varlığını da not etmek gerekir. Bu araştırmalar, borçlanmaya dayalı kalkınma programlarının toplumsal cinsiyet temelli yönetim stratejileri ürettiğini,[36] kadınları neoliberal özneler olarak kurguladığını,[37] patriarkal ilişkileri pekiştirdiğini[38] ve bakım sorumluluklarının girişimcilik söylemiyle örtüşmediğini[39] gösterir. Ancak bu çalışmalar, genellikle gündelik hayatta toplumsal yeniden üretim ile finansallaşma arasındaki ilişkiye değinmez.

3. Finansallaşan Toplumsal Yeniden Üretim ve Borçlu Özne: Kendine Yeterli, Borca Bağımlı

Borçluluğu toplumsal cinsiyet perspektifinden değerlendirebilmek için toplumsal yeniden üretim ve öznellik çalışmalarını gündelik hayatın finansallaşması çerçevesinde birlikte ele almak hem mümkün hem de gerekli. Toplumsal ve ekonomik varoluş krediye bağımlı hâle gelirken, aile aynı zamanda bu bağımlılıkla ilişkili riskleri yönetmekle de yükümlü kılınır. Aileye yüklenen bu sorumluluk hane borcu biçiminde somutlaşırken,[40] neoliberal bakış açısı aileyi “borç yoluyla kendi kendine yeten bir ekonomik birim veya yatırım alanı” olarak yeniden tanımlar.[41] Bu nedenle, bahsi geçen iki araştırma hattını gündelik hayatın finansallaşması çerçevesinde birleştirmek, kendine yeterlilik ve borç bağımlılığı çelişkisinin, temel gereksinimleri için yapısal bir zaruriyet sonucu borçlananların yaşam deneyimlerinde nasıl tezahür ettiğini anlamamıza yardımcı olabilir.[42] Bu, tüketici kredisine geçişin hâlâ tamamlanmadığı, ancak giderek yaygınlaştığı gelişmekte olan bağlamlarda özellikle geçerlidir.

Borç çalışmaları, kredi kullanımının tarihsel olarak daha önce yaygınlaştığı Küresel Kuzey’e odaklanır. Ancak, 2000’lerden itibaren Küresel Güney’de tüketici kredisinin artış göstermesi ve öncesinde yaygın olan aile ve yakın çevreden borçlanmanın azalması, Küresel Kuzey politikalarıyla yakından ilişkilidir. Gelişmiş ülkelerdeki düşük faiz oranları ve artan likidite, sermaye akımlarını bu bölgelere yönlendirerek kredi arzını artırdı ve bu eğilim 2008 küresel finansal kriziyle daha da güçlendi.[43] Nitekim 2011 ve 2016 yılları arasında, gelişmekte olan ülkelerde milli gelirlerinin %118’ine ulaşan kredi patlamaları yaşandı.[44] Bir taraftan, finansallaşma, birey ile toplum ve yerel ile küresel olanı uzaklaştırmaktansa yakınlaştıran bir itici kuvvet.[45] Öte yandan, bu süreç, küresel kapitalizmin güç dinamikleri doğrultusunda, Küresel Kuzey ve Küresel Güney arasında hiyerarşik finansal entegrasyon biçimlerini pekiştirir.[46] Bu çerçevede hanehalkı borçluluğu, yerel bağlamlardaki değişen borçlanma pratikleri ile küresel sermaye akımları arasındaki ilişkiden kaynaklanan ve bu ilişkiyi etkileyen çok katmanlı güç dinamiklerinin hem sonucu hem de sebebidir.

Finansal süreçlerin gündelik deneyimlerde toplumsal cinsiyet ekseninde nasıl tezahür ettiği yalnızca yerel bir mesele değildir: “Feminist ekonomi politik her zaman uluslararasıdır.”[47] Elias ve Roberts’ın, Cynthia Enloe’nun “uluslararası olan kişiseldir” argümanını referans alarak belirttiği gibi, öznelerin, örneğin seks işçileri ve fabrika işçileri gibi, perspektiflerinden uluslararası politikayı incelemek, gündelik yaşamın daha geniş ölçekli güç ilişkileriyle nasıl bağlantılı olduğunu ve bu ilişkilerin gündelik eylemlerle nasıl cinsiyetlendirildiğini anlamamıza olanak tanır.[48] Benzer şekilde, yapısal uyum programlarına maruz kalan ve kredi arzını besleyen kısa vadeli sermaye akımlarına bağımlı bir Küresel Güney ülkesinde, temel ihtiyaçlar için borçlanan kadınların gözünden küresel ekonomi politiği de keşfedebiliriz. Bir sonraki bölümde ele alınacağı üzere, Türkiye’nin bağımlı finansallaşma süreci, neoliberal eşitsizlik yönetimi stratejileri olarak popülizm ve muhafazakârlık gibi ekonomi politik reflekslerle örtüşmekte ve toplumsal yeniden üretim ile borç arasındaki etkileşimi şekillendirmektedir.

4. Türkiye’de Toplumsal Yeniden Üretim ve Borçluluk İlişkisi

Türkiye’de borçluluk ve toplumsal yeniden üretim ilişkisinde üç temel unsur öne çıkıyor: bağımlı finansallaşma, neoliberal eşitsizlik yönetimi ve neoliberal/muhafazakâr patriarka. Türkiye’nin bağımlı finansallaşma süreci, hanehalkı borcunu merkezine alarak, gelişmiş kapitalist ülkelerden gelen sermaye akımlarıyla şekillendi.[49] 1980 yılında neoliberal politikaların benimsenmesiyle başlayan bu süreç, 1989’da Türk Lirası’nın konvertibilitesini sağlayan karar ile ivme kazanarak ekonomiyi küresel sermaye akımlarına açık ve bağımlı hâle getirdi. İzleyen dönemlerde, 1994, 1998-99, 2001, 2008-09 ve 2018 olmak üzere, ani sermaye çıkışlarıyla tetiklenen finansal krizler yaşandı.[50] Özellikle 2001 krizi sonrasında IMF gözetiminde gerçekleştirilen bankacılık ve finansal sistem düzenlemeleri, Türkiye’nin küresel finansal entegrasyonunu derinleştirdi.[51] Bu yeniden yapılandırma sürecinin en önemli unsurlarından biri ise borç odaklı büyüme stratejisi oldu.[52] Yani hanehalkının krediye teşvikiyle desteklenen tüketim harcamaları, milli gelirin en büyük kalemlerinden biri hâline geldi. Krizin ardından AKP’nin 2002’de iktidara gelişiyle mali disiplin politikaları uygulandı, kamu borcu azaltıldı ve devlet tahvillerinin faiz oranlarının düşmesiyle bankalar özel sektöre yönelmeye başladı. Aynı dönemde, sermaye akımlarının yarattığı olumlu koşullarla birlikte kredi arzı genişletildi. Bununla birlikte bankacılık sektöründeki yabancı sermaye payı arttı, rekabetin de etkisiyle 2000’lerin başından itibaren tüketici kredileri hızla yaygınlaştı.

Hanehalkı borcunun harcanabilir gelire oranı, 2002 yılında %4,7 iken, 2013 yılına kadar sürekli artarak %55,2’ye ulaştı.[53] Tüketici kredisi ve kredi kartı kullanımındaki hızlı artışın arkasında, hanelerin refah seviyesi veya ana akım tüketici davranışı teorileriyle açıklanamayacak bir neden bulunuyor. Türkiye’de borçlanma büyük ölçüde bir alt sınıf fenomeni olarak yaygınlaştı.[54] 2006-2016 yılları arasında tüketici kredisi kullananların yaklaşık %60’ı en düşük gelir grupları ve ücretli çalışanlardan oluşmaktaydı.[55]Üstelik hükümet, 2014 yılında “ev hanımları,” öğrenciler, işsizler ve yaşlılar gibi belirli toplumsal kesimleri hedef alan bir finansal erişim eylem planı başlattı.[56] “Dışarıda kalanları” entegre etmeyi amaçlayan bu plan, öz sorumluluk sahibi ve girişimci özneyi destekleyen devlet-özel sektör ortaklı finansal okuryazarlık programlarıyla devam etti.[57]

2013’te zirveye ulaştıktan sonra, hanehalkı borcunun harcanabilir gelire oranı 2014-2020 yılları arasında %40-50 seviyelerinde dalgalandı. 2020-2021 yıllarında tekrar %50’yi aştı, ardından 2024’ün ilk çeyreği itibarıyla %30’lar seviyesine doğru gerilemeye başladı.[58] Bu dalgalanmaların temel nedeni, faiz-döviz çıkmazının kontrol edilemez bir noktaya ulaşmış olmasıdır.[59] Ancak, kredi arzındaki dalgalanmalar, toplumun geniş bir kesimi için “yaşamak için borçlanma” zaruriyetini ortadan kaldırmadı. Bu durumu daha net görmek için güncel verilere dikkat çekmekte fayda var. Bireysel kredi (konut, taşıt, ihtiyaç/diğer krediler ve kredi kartı) kullanan kişi sayısı yalnızca son 4 yıl içinde 7,5 milyon arttı. Bu artışın önemli bir kısmı kredi kartı kullanımından kaynaklanıyor. Aynı dönemde kredi kartı kullananların sayısındaki artış 11,4 milyon kişiye ulaştı.Kredi kullanımındaki yükseliş, ödeme zorluklarının artışını da beraberinde getirdi. Sadece 2020-2022 yılları arasında bireysel kredi ve kredi kartı borcunu ödeyemeyen, yani kanuni takibe düşen kişilerin sayısı neredeyse 2,5 kat artarak 2024 yılının ilk 8 ayında sırasıyla 736.513 ve 899.047 olarak kaydedildi.Son dönemdeki tüketici kredilerine baktığımızda (kredi kartları hariç), ihtiyaç kredilerinin hem kişi sayısında (%99) hem de miktar bazında (%91) oldukça baskın olduğu görülüyor. Kısa vadeli kredi kullanım oranının yüksek olması bu eğilimi destekler nitelikte. Aynı dönemde 3-12 ay vadeli tüketici kredileri, hem kullandırılan miktar hem de kullanıcı sayısı olarak neredeyse %80’i buluyor.

Zaten bireysel kredilerin yaygınlaşmaya başladığı 2000’li yıllardan beri, kısa vadeli krediler ve ihtiyaç kredileri, konut veya taşıt kredilerine ve daha uzun vadeli kredilere kıyasla daha baskın bir konumda. Bireysel kredilerin kullandırılan miktar bazında türlerine göre dağılımına baktığımızda, özellikle kredi kartlarının payının son yıllarda hızlı bir artış gösterdiği görülüyor.

Bu veriler, son dönemde hanehalkı borcunun harcanabilir gelire oranında bir düşüş eğilimi gözlemlenmesine rağmen, dar gelirli kesimlerde borçlanma ve kısa vadeli kredi ihtiyacının devam ettiğini ve kredinin temel ihtiyaçlara yönelik bir borç bağımlılığı ve yükü biçiminde seyrettiğini gösteriyor. Dolayısıyla hanehalkı borçluluğu, Türkiye’nin küresel finansal entegrasyonuna olduğu kadar sınıf dinamiklerine de içkindir. Örneğin giderek güvencesizleşen çalışma koşulları altında borçlandırılan emek, kapitalist üretim karşısında daha kırılgan hâle getiriliyor.[60] Bununla birlikte, neoliberal popülizm tartışmaları, hükümetin borçlandırma stratejisinin düşük ücretleri ve metalaşmış kamu hizmetlerini ikame etme amacı taşıdığı, bu durumun da seçim başarısının bir parçası olduğunu vurguluyor.[61] Nitekim sınıf ve popülizm tartışmalarının ortak noktası, borcun “neoliberal eşitsizlik yönetimi biçimi” olarak işlev görmesi ve hanehalkının toplumsal yeniden üretimiyle derin bir ilişki içinde olmasıdır.[62]

Toplumsal yeniden üretimin borca bağımlı olma sürecini, Türkiye’nin muhafazakâr/neoliberal bir çerçeveye kayan aile-merkezci sosyal politikalarının dönüşümünden de izlemek mümkündür.[63] Sosyal güvenlik, sağlık ve istihdam gibi alanlarda özelleştirme ve metalaşma devam ederken, sosyal politikalar geleneksel aile rollerine daha fazla vurgu yaparak toplumsal yeniden üretim sorumluluklarını cinsiyet temelinde ailelere devretti.[64] Annelik kutsallığından evlilik ve çocuk doğurmanın önemine kadar muhafazakâr söylemler, kadının bakım emeğini daha da değersizleştirirken ekonomi politikaları daha fazla kadını esnek ve kırılgan iş gücüne eklemledi.[65] Türkiye, OECD ülkeleri arasında en düşük kadın iş gücüne katılım oranına sahip ve bunun en önemli sebebi kadınlara yüklenen bakım ve ev içi sorumluluklarıdır.[66] Türkiye’de kadınların istihdam ve iş gücüne katılım oranları sırasıyla %30,9 ve %33,3 iken erkekler için bu oranlar %65,7 ve %71,6’dır.[67] Ancak, ücretli ve ücretsiz işlerin toplam çalışma saatlerinin %50’sinden fazlası kadınlara ait ve kadınların ücretsiz emeklerinin ekonomik değeri GSYİH’nın %20’sinden fazlasına tekabül ediyor.[68] Dolayısıyla, kadının ücretsiz emeği, toplumsal sorumlulukları muhafazakâr bir kisveyle özel aile sorumluluğu alanına yerleştiren neoliberal değişimlerin merkezinde yer alıyor.

Aile, artan sosyoekonomik riskleri artık üstlenemez duruma gelirken borçlanmanın artışı ve formel kredi mekanizmalarına doğru dönüşümü tesadüfi değildir. Önceden enformel ağlar, Türkiye’de tüketici ihtiyaçlarını belirlemede ve karşılamada önemli bir rol oynarken,[69] Global Findex verileri, 2011 ve 2017 yılları arasında aile ve yakın çevreden borçlanma oranının %43’ten %28’e düştüğünü, bankalardan borçlanma oranının ise 2014 ve 2017 yılları arasında %36’dan %43’e yükseldiğini gösteriyor. Bu değişim, toplumsal yeniden üretimin maddi koşullarının aile ve yakın çevre için de kötüleştiğini, yani borç verebilecek yakınların azalmasını ve finansal enformel ağların zayıflamasını gösterdiği kadar, bankalara doğru zorunlu bir yönelimi de işaret ediyor.

5. Küresel Finanstan Borçlu Hanelerdeki Kadınlara

Türkiye’de borçlu hanelerden kadınlarla yaptığım görüşmeler, gündelik hayatın finansallaşması bağlamında toplumsal yeniden üretim ile borçluluk arasındaki ilişkinin toplumsal cinsiyete dayalı yapısını ortaya koyuyor.[70] Makalenin bu son bölümü, bu görüşmelerin önemli noktalarını aktaracak.

(1) Toplumsal yeniden üretim için alınan borçlar, toplumsal yeniden üretim emeğiyle geri ödeniyor.

Feminist çalışmalarda toplumsal yeniden üretimin borca bağımlılığı açıkça tartışılıyor, ancak Türkiye’de kadınlarla yaptığım görüşmeler, bu bağımlılık ilişkisinin tek taraflı olmadığını gösteriyor. Yani borçluluk ve toplumsal yeniden üretim arasında iki yönlü bir bağımlılık ilişkisi var. Bir yandan borç, toplumsal yeniden üretim gereksinimlerini karşılamak için alınırken diğer yandan borç yükü, toplumsal yeniden üretim emeğiyle karşılanıyor. Bu emek, paranın ve geri ödemelerin yönetiminden, aile üyelerinin finansal stresini azaltma çabalarına kadar uzanan ev içi ve duygusal emek biçimlerinde kendini gösteriyor.

Mali koşullar zorlaştığında, hanelerde cinsiyete dayalı finansal iş bölümünde kadınların ikincil görev olarak görülen yönetim işlerinden, erkeklere atfedilen kontrol görevlerine geçiş yapma olasılığı yüksektir.[71] Türkiye’deki borçlu hanelerde de bu geçiş yaygındı çünkü annelik ve eşlik rolleri, kadınları aile ihtiyaçlarını önceliklendirerek ev içi ve enformel emek stratejileri geliştirmeye zorluyor. Bu durum, kadınlara finansal meselelerde daha fazla karar alma alanı tanısa da bu alan oldukça kırılgan ve riskli. Borç yüküyle birlikte artan sorumluluklar, kadınların kendi temel ihtiyaçlarını baskılamalarına neden olarak finansal stres, sosyal izolasyon ve sağlık sorunları gibi ciddi sonuçlara yol açıyor. Böylece, borç altında kadınlar, hanenin yeniden üretimini sürdürecek emekleri üretirken kendi yeniden üretimlerini tehlikeye atmaktadır.[72]

Üstelik Türkiye, dünya genelinde finansal erişimde en yüksek cinsiyet açığına sahip ülke ve banka hesabı olmayan kadınların %72’si bunun nedenini ailenin zaten başka bir üyesinin, muhtemelen bir erkeğin, banka hesabı olmasına bağlıyor.[73] Bu durum, yalnızca bir eşitsizlik göstergesi değil, aynı zamanda kadınların banka hesapları olmadan dahi finansal entegrasyona ve buna bağlı risklere maruz kalabildiklerini, borcun kimin adına olduğu önemli olmaksızın aile yükümlülüğü olarak üstlenildiğini gösterir. Böylece borçluluğun gerektirdiği ya da yarattığı emek biçimleri hem ailenin toplumsal cinsiyete dayalı iş bölümüne entegre oluyor hem de anne ve eş olmanın bir parçası hâline geliyor.

(2) Toplumsal yeniden üretim dinamikleriyle birlikte borçluluğa atfedilen anlamlar da değişiyor.

Borcun ailenin temel gereksinimleri için alınması, kadınların borçlanmaya yükledikleri anlamları ve kendilerini borçlu olarak tanımlama biçimlerini şekillendiriyor. Zira bu anlamlar ve tanımlamalar, kadın emeğinin ve buna atfedilen cinsiyet rollerinin merkezi olduğu toplumsal yeniden üretim ihtiyaçları çerçevesinde ortaya çıkıyor. Örneğin kadınlar geçmişte yakın çevreden borç almayı güven ve dayanışmanın bir ifadesi olarak görürken günümüzde bunu finansal bağımlılık ve aşağılanma ile ilişkilendiriyorlar. Öte yandan, bankalardan borç almayı kendine yeterlilik ve sorumluluk ifadeleriyle nitelendiriyorlar. Ancak, bahsedildiği üzere, bu anlamlar kadınların borçluluk deneyimleriyle çelişiyor. Bu çelişkinin bir diğer boyutu ise borcun hangi koşullarda alınması ve nasıl kullanılması gerektiğine dair bir ahlaki çerçeve oluşturulmasında yatıyor.

Kadınların anlatılarında bir tarafta borçluluğun normalleştirilmesi söz konusuyken diğer tarafta borç paranın normal olmadığı vurgulanıyor. Borçlanmak normal çünkü “herkes borçlu.” Buna karşılık borç para “normal değil” çünkü mevcut gelir kaynaklarından elde edilen bir para değil. Bu bağlamda kredi, para yerine “paraya erişim” anlamına gelirken borç para ise yalnızca gerçek ihtiyaçlar için kullanılması gereken bir araç olarak algılanıyor.[74] Gerçek ihtiyaçlar ise gıda, market alışverişi, eğitim, sağlık ve acil durum giderleri gibi temel harcamalar olarak tanımlanıyor. Hanenin yeniden üretimine yönelik bu harcamaların yönetiminde ve hatta kontrolünde yine kadınlar merkezi bir rol oynuyor.

Sonuç olarak borcun yapısal bir zorunluluk olduğu koşullarda kadın emeği; borcun yönetimi, borçlu ailenin bakımı ve borç paranın kullanımı açısından büyük bir öneme sahip. Bu durum, borç ve toplumsal yeniden üretim arasındaki iki yönlü bağımlılık ilişkisini eşitsizlik temelinde üretmekte, yani toplumsal yeniden üretim için alınan borç, yine toplumsal yeniden üretim emeğiyle karşılanmaktadır. Bu bağlamda gündelik hayat, “kendine yeterlilik ve borca bağımlılık” çelişkisinin en yoğun şekilde üretildiği, küresel sermaye akımlarından borçlu hanedeki ev içi emeğine kadar uzanan çok yönlü ilişkilerin kesiştiği bir alandır; tam da bu yönüyle yalnızca tahakkümün değil, mücadelenin de merkezinde yer alır.


Kaynakça

Adkins, L. (2015). What can money do? Feminist theory in austere times. Feminist Review, 109(1), 31–48.

Adkins, L. (2017). Speculative futures in the time of debt. The Sociological Review, 65(3), 448–462.

Adkins, L. (2018). The times of money. Stanford University Press.

Adkins, L., & Dever, M. (2016). The financialisation of social reproduction: Domestic labour and promissory value. In L. Adkins & M. Dever (Eds.), The post-fordist sexual contract: Working and living in contingency (129–145). Palgrave Macmillan.

Akçay, Ü. (2018). Neoliberal populism in Turkey and its crisis. (Working Paper No. 100/2018). Institute for International Political Economy.

Akçay, Ü., & Güngen, A. R. (2019). The making of Turkeys 2018-2019 economic crisis. (Working Paper No. 120) Institute for International Political Economy.

Akçay, Ü., & Güngen, A. R. (2022). Dependent financialisation and its crisis: The case of Turkey. Cambridge Journal of Economics, 46(2), 293–316.

Akyüz, Y. (2014). Internationalization of finance and changing vulnerabilities in emerging and developing economies (Discussion Papers 217). UNCTAD.

Allon, F. (2014). The feminisation of finance. Australian Feminist Studies, 29(79), 12–30.

Allon, F. (2015). Everyday leverage, or leveraging the everyday. Cultural Studies, 29(5-6), 687–706.

Altan-Olcay, Ö. (2014). Entrepreneurial subjectivities and gendered complexities: Neoliberal citizenship in Turkey. Feminist Economics, 20(4), 235–259.

Arslan, A. (2022). Relations of production and social reproduction, the state and the everyday: Women’s labour in Turkey. Review of International Political Economy, 29(6), 1894–1916.

Ayhan, B. (2019). Constituting financialized subjectivities: Cultural political economy of financial literacy in Turkey. Turkish Studies, 20(5), 680–707.

Bakker, I. (2007). Social reproduction and the constitution of a gendered political economy. New Political Economy, 12(4), 541–556.

Bakker, I., & Gill, S. (2003). Power, production and social reproduction: Human in/security in the global political economy. Palgrave Macmillan.

Bakker, I., & Gill, S. (2019). Rethinking power, production, and social reproduction: Toward variegated social reproduction. Capital & Class, 43(4), 503–523.

BDDK. (2022). Banking Regulation and Supervision of Agency, Monthly bulletin.  https://www.bddk.org.tr/Veri/Detay/170

Bedirhanoğlu, P. (2019). Finansallaşma, yeni sınıfsal çelişkiler ve devletin dönüşümü. Çalışma ve Toplum, 371–388.

Bezanson, K., & Luxton, M. (2006). Social reproduction: Feminist political economy challenges neo-liberalism. McGill-Queen’s University Press.

Boratav, K. (2019). Sermaye hareketleri ve Türkiye’nin beş krizi. Çalışma ve Toplum, 60, 311–323.

Bryan, D., & Rafferty, M. (2014). Financial derivatives as social policy beyond crisis. Sociology, 48(5), 887–903.

Buğra, A. (2003). Consumption and the place of the economy in society: “Reciprocity” and “redistribution” in markets for houses and household durables in Republican Turkey. In R. Shechter (Ed.), Transitions in Domestic Consumption and Family Life in the Modern Middle East: Houses in Motion (pp. 113–133). Palgrave Macmillan.

Buğra, A. (2020). Politics of social policy in a late industrializing country: The case of Turkey. Development and Change, 51(2), 442–462.

Cooper, M. (2017). Family values: Between neoliberalism and the new social conservatism. Zone Books.

Coşar, S., & Yeğenoğlu, M. (2009). The neoliberal restructuring of Turkey’s social security system. Monthly Review, 60(11).

Demirgüç-Kunt, A., Klapper, L., Singer, D., Ansar, S., & Hess, J. (2018). The Global Findex database 2017: Measuring financial inclusion and the fintech revolution. World Bank.

Dymski, G., Hernandez, J., & Mohanty, L. (2013). Race, gender, power and the US subprime mortgage and foreclosure crisis: A meso analysis. Feminist Economics, 19(3), 124–151.

Elias, J., & Gunawardana, S. J. (2013). The global political economy of the household in Asia. Palgrave Macmillan.

Elias, J., & Rai, S. M. (2019). Feminist everyday political economy: Space, time, and violence. Review of International Studies,45(2), 201–220.

Elias, J., & Roberts, A. (2016). Feminist global political economies of the everyday: From bananas to bingo. Globalizations, 13(6), 787–800.

Federici, S. (2014). From commons to debt: Financialization, microcredit, and the changing architecture of capital accumulation. The South Atlantic Quarterly, 113(2), 231–244.

FIK. (2014). Finansal erişim, finansal eğitim, finansal tüketicinin korunması stratejisi ve eylem planları.https://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/TR/TCMB+TR/Main+Menu/Banka+Hakkinda/Egitim-Akademik/Finansal+Okuryazarlik/Genelge+ve+Eylem+Plani/

Fraser, N. (2016). Contradictions of capital and care. New Left Review, 100, 99–117.

Goode, J. (2009). For love or money? Couples’ negotiations of credit and debt in low income families in the UK. Benefits, 17(3), 213–224.

Goode, J. (2010). The role of gender dynamics in decisions on credit and debt in low income families. Critical Social Policy, 30(1), 99–119.

Graeber, D. (2011). Debt: The first 5,000 years. Melville House.

Guerin, I. (2014). Juggling with debt, social ties, and values: The everyday use of microcredit in rural south India. Current Anthropology, 55(9), 40–50.

Gündüz, U., & İlkkaracan, İ. (2019) Estimation of the market value of the unpaid work in Turkey and a comparison to the EU Economies. Çalışma ve Toplum, 60, 479–508.

Güngen, A. R. (2018). Financial inclusion and policy-making: Strategy, campaigns and microcredit a la Turca. New Political Economy, 23(3), 331–347.

Hall, S. M. (2016). Everyday family experiences of the financial crisis: Getting by in the recent economic recession. Journal of Economic Geography, 16, 305–330.

Hunt, J., & Kasynathan, N. (2001). Pathways to empowerment? Reflections on microfinance and transformation in gender relations in south Asia. Gender and Development, 9(1), 42–52.

James, D. (2021). Life and debt: A view from the south. Economy and Society, 50(1), 36–56.

Johnston, M. (2020). Frontier finance: The role of microfinance in debt and violence in post-conflict Timor-Leste. Review of International Political Economy, 27(6), 1305–1329.

Karaçimen, E. (2015). Interlinkages between credit, debt and the labour market: Evidence from Turkey. Cambridge Journal of Economics, 39(3), 751–767.

Karaçimen, E. (2016). Consumer credit as an aspect of everyday life of workers in developing countries: Evidence from Turkey. Review of Radical Political Economics, 48(2), 252–268.

Karahanoğulları, Y. (2012). Neo-liberal popülizm: 2002-2010 kamu maliyesi, finans, dış ticaret dengesi ve siyaset. Toplum ve Bilim, 123, 116–145.

Karim, L. (2008). Demystifying micro-credit: The Grameen Bank, NGOs, and neoliberalism in Bangladesh. Cultural Dynamics, 20(1), 5–29.

Kılınçarslan, P. (2013). Worker resistance and mobilization: A comparative analysis of two female-dominated textile factories [Unpublished master’s thesis]. Koç University.

Kose, M. A., & Ohnsorge, F. (2020). Emerging and developing economies ten years after the global recession (Policy Research Working Paper 9148). World Bank.

Kus, B. (2013). Consumption and redistributive politics: The Effect of credit and China. International Journal of Comparative Sociology, 54(3), 187–204.

Lai, K. PY. (2017). Unpacking financial subjectivities: Intimacies, governance and socioeconomic practices in financialisation. Society and Space, 35(5), 913–932.

Langley, P. (2008). The everyday life of global finance: Saving and borrowing in Anglo- America. Oxford University Press.

Langley, P. (2014). Consuming credit. Consumption Markets & Culture, 17(5), 417–428.

Langley, P., Anderson, B., Ash, J., & Gordon, R. (2019). Indebted life and money culture: Payday lending in the United Kingdom. Economy and Society, 48(1), 30–51.

Lapavitsas, C. (2011). Theorizing financialization. Work Employment Society, 25(4), 611–626.

Lapavitsas, C. (2013). The financialization of capitalism: ‘Profiting without producing.’ City, 17(6), 792–805.

Lazzarato, M. (2012). The making of the indebted Man: An essay on the neoliberal condition. Semiotext(e).

LeBaron, G. (2010). The political economy of the household: Neoliberal restructuring, enclosures, and daily life. Review of International Political Economy, 17(5), 889–912.

Luxton, M. (2006). Feminist political economy in Canada and the politics of social reproduction. In K. Bezanson & M. Luxton (Eds.), Social reproduction: Feminist political economy challenges neo-liberalism (pp. 11–44). McGill-Queen’s University Press.

Marois, T. (2019). The transformation of the state financial apparatus in Turkey since 2001. G. L. Yalman, T. Marois & A. R. Güngen (Eds.), The political economy of financial transformation in Turkey (pp. 108–134). Routledge.

Martin, R. (2002). Financialization of daily life. Temple University Press.

Mezzadri, A., Newman, S., & Stevano, S. (2022). Feminist global political economies of work and social reproduction. Review of International Political Economy, 29(6), 1783–1803.

Montgomerie, J. (2020). Indebtedness and financialization in everyday life. In P. Mader, D. Mertens & N. van der Zwan (Eds.), The Routledge international handbook of financialization. Routledge.

Montgomerie, J., & Tepe-Belfrage D. (2017). Caring for debts: How the household economy exposes the limits of financialisation. Critical Sociology, 43(4-5), 653–668.

Montgomerie, J., & Tepe-Belfrage, D. (2016). A feminist moral-political economy of uneven reform in austerity Britain: Fostering financial and parental literacy. Globalizations, 13(6), 890–905.

Montgomerie, J., & Young, B. (2010). Home is where the hardship is: Gender and wealth (dis)accumulation in the subprime boom(Working Paper No. 79). CRESC.

Onaran, Ö. (2009). Crisis and post-crisis adjustment in Turkey: Implications for labor. In Z. Öniş & F. Şenses (Eds.), Turkey and the global economy: Neo-liberal restructuring and integration in the post-crisis era. Routledge.

Pellandini-Simányi, L. (2021). The financialization of everyday life. In C. Borch & R. Wosnitzer (Eds.), The Routledge handbook of critical finance studies (pp. 278–299). Routledge.

Pellandini-Simányi, L., Hammer, F., & Vargha, Z. (2015). The financialization of everyday life or the domestication of finance? Cultural Studies, 29(5-6), 733–759.

Peterson, V. S. (2003). A critical rewriting of global political economy: Integrating reproductive, productive and virtual economies. Routledge.

Rai, S. M., Hoskyns, C., & Thomas, D. (2014). Depletion: The cost of social reproduction. International Feminist Journal of Politics, 16(1), 86–105.

Rankin, K. N. (2001). Governing development: Neoliberalism, microcredit, and rational economic woman. Economy and Society, 30(1), 18–37.

Rankin, K. N. (2013). A critical geography of poverty finance. Third World Quarterly, 34(4), 547–568.

Roberts, A. (2013). Financing social reproduction: The gendered relations of debt and mortgage finance in twenty-first-century America. New Political Economy, 18(1), 21–42.

Roberts, A. (2015). Gender, financial deepening and the production of embodied finance: Towards a critical feminist analysis. Global Society, 29(1), 107–127.

Roberts, A. (2016). Household debt and the financialization of social reproduction: Theorizing the UK housing and hunger crises. In S. Soederberg, (Ed.), Risking capitalism: Research in political economy (pp.135–164). Emerald Publishing.

Roberts, A., & Zulfiqar, G. M. (2019). The political economy of women’s entrepreneurship initiatives in Pakistan: Reflections on gender, class, and “development”. Review of International Political Economy, 26(3), 410–435.

Samec, T. (2018). Performing housing debt attachments: Forming semifinancialised subjects. Journal of Cultural Economy, 11(6), 549–564.

Steans, J., & Tepe, D. (2010). Introduction – Social reproduction in international political economy: Theoretical insights and international, transnational and local sitings. Review of International Political Economy, 17(5), 807–815.

TBB. (2022). The Banks Association of Turkey, banks and banking sector information https://www.tbb.org.tr/tr/bankacilik/banka-ve-sektor-bilgileri/4

Thorne, D. (2010). Extreme financial strain: Emergent chores, gender inequality and emotional distress. Journal of Family and Economic Issues, 31, 185–197.

TURKSTAT. (2023). Turkish Statistical Institute, statistics. https://www.tuik.gov.tr/

Vogler, C., & Pahl, J. (1994). Money, power and inequality within marriage. The Sociological Review, 42(2), 263–288.

WDI. (2021). Labor force participation and employment rates, 15+, female, modeled ILO estimate. https://databank.worldbank.org.

Yılmaz, V. (2013). Changing origins of inequalities in access to health care services in Turkey: From occupational status to income. New Perspectives on Turkey, 48, 55–77.


[1] Bu çalışma yazarın önceki iki makalesine dayanmaktadır: Kılınçarslan, P. (2023). Household debt and social reproduction in everyday life: Women’s experiences of caring, agency, and risk. Social Politics, 30(4), 973-996. https://doi.org/10.1093/sp/jxad031. Kılınçarslan, P. (2024). Banks as the new family: The transition from informal to formal borrowing in Turkey. Review of International Political Economy, 31(5), 1422–1445. https://doi.org/10.1080/09692290.2024.2320387

[2] Dr., Koç Üniversitesi Göç Araştırmaları Merkezi (MiReKoc), e-mail: pekilincarslan@ku.edu.tr

[3] Graeber, 2011.

[4] Bryan & Rafferty, 2014; Lapavitsas, 2011.

[5] Bakker, 2007.

[6] Steans & Tepe, 2010, s. 809.

[7] LeBaron, 2010.

[8] Roberts, 2016, s. 143.

[9] Bakker, 2007; Bakker & Gill, 2003, 2019; Elias & Gunawardana, 2013; Elias & Roberts, 2016; Bezanson & Luxton, 2006; Mezzadri vd., 2022; Peterson, 2003; Steans & Tepe, 2010.

[10] Elias & Rai, 2019, s. 219.

[11] Bakker, 2007; Bezanson & Luxton, 2006.

[12] Adkins, 2015; Adkins & Dever, 2016; Federici, 2014; LeBaron, 2010; Montgomerie, 2020; Roberts, 2013, 2016.

[13] Federici, 2012; Fraser, 2016.

[14] Adkins, 2017.

[15] Bakker, 2007.

[16] Allon, 2014.

[17] Federici, 2014; Roberts, 2013, 2016.

[18] Dymski vd., 2013; Montgomerie & Young, 2010.

[19] Allon, 2014, s. 21-22.

[20] Adkins, 2018, s. 72.

[21] Elias & Rai, 2019.

[22] Roberts, 2015, s. 113.

[23] Rankin, 2013, s. 548.

[24] Adkins, 2017.

[25] Allon, 2014, 2015; Montgomerie & Tepe-Belfrage, 2016.

[26] Martin, 2002, s. 3 ve 17.

[27] Langley, 2008; Lazzarato, 2012; Martin, 2002.

[28] Montgomerie & Tepe-Belfrage, 2016; Roberts, 2015.

[29] Altan-Olcay, 2014; Guerin, 2014; Hunt & Kasynathan, 2001; Johnston, 2020; Karim, 2008; Rankin, 2001; Roberts & Zulfiqar, 2019

[30] Lazzarato, 2012, s. 38.

[31] Langley, 2008, s. 204.

[32] Hall, 2016; Lai, 2017; Langley vd., 2019; Montgomerie & Tepe-Belfrage, 2017; Pellandini-Simanyi & Banai, 2021; Pellandini-Simanyi vd., 2015; Samec, 2018.

[33] Langley, 2014, s. 419.

[34] Montgomerie, 2020, s. 386.

[35] Hall, 2016; Montgomerie & Tepe-Belfrage, 2017.

[36] Karim, 2008; Rankin, 2001.

[37] Roberts & Zulfiqar, 2019.

[38] Guerin, 2014; Johnston, 2020.

[39] Altan-Olcay, 2014.

[40] Cooper, 2017.

[41] Adkins, 2018, s. 69-70.

[42] Allon, 2015, s. 688.

[43] Akyüz, 2014, s. 3.

[44] Kose & Ohnsorge, 2020, s. 27.

[45] Martin, 2002, s. 195-196.

[46] Lapavitsas, 2013.

[47] Luxton, 2006, s. 11

[48] Elias & Roberts, 2016, s. 790.

[49] Akçay & Güngen, 2022.

[50] Boratav, 2019.

[51] Marois, 2019.

[52] Akçay & Güngen, 2022.

[53] BDDK, 2022

[54] Karaçimen, 2015.

[55] TBB, 2022.

[56] FIK, 2014.

[57] Ayhan, 2019; Güngen, 2018.

[58] Bknz. TCMB FİR ve FHR raporları

[59] Akçay & Güngen, 2022.

[60] Bedirhanoğlu, 2019; Karaçimen, 2015, 2016; Kılınçarslan, 2013.

[61] Akçay, 2018; Akçay & Güngen, 2019; Karahanoğulları, 2012.

[62] Kus, 2013, s. 188.

[63] Buğra, 2020.

[64] Çoşar & Yeğenoğlu, 2009; Yılmaz, 2013; Onaran, 2009.

[65] Arslan, 2022.

[66] TURKSTAT, 2023.

[67] WDI, 2024.

[68] Gündüz & İlkkaracan, 2019.

[69] Buğra, 2003, s. 116.

[70] Bu görüşmeler üzerine daha kapsamlı bir inceleme için yazarın önceki çalışmalarına bakabilirsiniz: (2024) Banks as the new family: The transition from informal to formal borrowing in Turkey. Review of International Political Economy, 31(5), 1422–1445. https://doi.org/10.1080/09692290.2024.2320387. (2023) Household debt and social reproduction in everyday life: Women’s experiences of caring, agency, and risk. Social Politics, 30(4), 973-996. https://doi.org/10.1093/sp/jxad031. (2020) Gündelik deneyimler üzerinden Türkiye’de kadın emeği ve borçluluk. Praksis, 53, 39-66.

[71] Goode, 2010; Thorne, 2010; Vogler & Pahl, 1994.

[72] Elias & Rai, 2019; Rai vd., 2014.

[73] Demirgüç-Kunt vd., 2018, s. 40.

[74] Langley vd., 2019.