Kredi kartı borçlularının sayısının 40 milyonu aştığı ve yüksek faiz oranlarının geri ödemeleri zorlaştırarak iş gücü üzerindeki finansal baskıyı artırdığı bir Türkiye tablosu çizen Göçmen, borcun toplumsal maliyetlerini gözler önüne seriyor. Özellikle, AKP iktidarının ilk yıllarında %1,8 olan hanehalkı borcunun 2013 yılında %20,1’e ulaşması ve pandemiyle birlikte yeniden yükselişe geçmesi, borcun ekonomik ve sosyal yaşamın merkezine nasıl yerleştiğini ortaya koyuyor. Göçmen’e göre, bu süreçte işçiler, artan finansal yük nedeniyle kolektif örgütlenmeden uzaklaşıp bireysel çözümlere yönelirken, finansallaşma emeğin toplumsal dayanışma zeminini aşındırıyor.
“Sandık, Sokak ve Ötesi: Türkiye’de Siyasallaşma Biçimleri” başlıklı dosya kapsamında Emek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selma Gürkan ile bir söyleşi gerçekleştirdik. Hem Türkiye’de emekçi sınıfların siyasete yaklaşımını hem de halkçı-demokratik güçlerin önümüzdeki sürece nasıl yanıt verebileceğini konuştuk. Bir solukta okunacak bu söyleşide Gürkan, hem mevcut iktidarın ‘olağanüstü’ adımları karşısında gelişecek ittifaklara hem de son dönemde yükselen fiili direnişlere dönük sorularımızı yanıtladı.
Kafe ve barlar gibi işletmelerde günübirlik, çoğunlukla kayıt dışı çalışmak durumunda olan emekçilerin çalıştığı esnek ve güvencesiz emek piyasasının içerisinde barındırdığı çatlaklar korona virüs salgını ile su yüzüne çıkmaya devam ediyor.