Tek ihtiyacımız güçlü bir devlet mi?

Pandemi tüm dünyada devletleri ekonomi başta olmak üzere yaşamın her alanına dönük güçlü müdahalelere zorladı. Devletin bu “geri dönüşü”, pek çokları gibi Marksistler açısından da yeni tartışmaların tetikleyicisi oldu. Panagiotis Sotiris, pandemi boyunca öne çıkan kimi argümanları vesile ederek, yönünü Marksist devlet teorisine ilişkin klasik tartışmalara çeviriyor. Devletin, sosyalizmin “bekleme odası” olamayacağı vurgusuyla bizi, ikili iktidar kavramını yeniden düşünmeye davet ediyor.

Sosyolojiden Sosyalizme: Behice Boran’ın düşünsel yolculuğu

Türkiye’nin ilk kadın sosyalist milletvekili olmasının yanında ilk kadın siyasal parti genel başkanı ve ilk kadın sosyoloğu olma niteliklerini taşıyan Behice Boran, aynı zamanda Marksizm bilgisini Türkiye formasyon çözümlemeleriyle birleştirebilen ender sosyalistlerden. Gerek siyasal gerek kuramsal çalışmalarıyla Türkiye’de sosyalist mücadelenin önde gelen isimlerinden. Onun sosyolojik çalışmaları ile Marksist kuramsal çalışmaları arasındaki ilişkiyi ele aldığı yazısında Ezgi Günok, Boran’ın düşünsel seyrinin izini sürüyor.

Soykırıma varan savaşta Küba destanı

26 Temmuz 1953. Batista Rejiminin stratejik noktalarından Moncada Kışlası’na Fidel ve arkadaşlarından oluşan 135 kişilik devrimci bir grup tarafından baskın düzenleniyor. Baskın, başarısızlıkla sonuçlanıyor. Fakat, 1 Ocak 1959’da zaferini bütün dünyaya duyuracak Küba Devrimci Güçleri, kurulacak yeni ülkenin ilk tohumlarını ekiyor. Küba’nın sosyalizm yolcuğunda önemli köşe taşlarından biri olan baskının 67. yıl dönümünde, ülkeye yönelik halen uygulanmakta olan “abluka”nın geçmişine bakıyoruz.