Marnie Holborow: “Kapitalizm ve Ev”
Koronavirüs krizi evin toplumsal rolüne bir ışık tuttu. Ve toplum bu durumdan epey fena bir şekilde çıkıyor.
Koronavirüs krizi evin toplumsal rolüne bir ışık tuttu. Ve toplum bu durumdan epey fena bir şekilde çıkıyor.
Yoksulluk ile özdeş hale gelen bu (salgın) hastalıklar ile mücadele ise ancak bu hastalıklar kapitalizmin kendisini de hasta etmeye başladığı anda gündeme gelir.
COVID-19’un ve George Floyd vakasının aynı sürekliliğin içerisinde tezahür ettiğini kabul etmek artık bir zorunluluk haline gelmiş durumda. Neden mi? Çünkü ikisi de ABD’deki ırki ve sınıfsal ayrımı açık bir şekilde gözler önüne sermekte.
Şüphesiz, gökyüzüne kara bulutlar çöküyor. Yeryüzünün kısa süreliğine de olsa rahat bir nefes aldığı fikri gittikçe yaygınlaşırken adaletsizlik ve eşitsizlik tarafından boğazlanan insanlığın büyük bir kısmı boğulma tehdidi altında.
Bir tiyatronun kulisinde bir gün bir yangın çıkar ve bunu fark eden palyaço hemen sahneye koşarak yangını seyircilere haber verir ama bütün seyirciler bunun palyaçonun bir numarası olduğunu zannedip kahkahalar ve alkışlarla karşılar.
Neoliberal yönetimlerin yaşadığı siyasi ve iktisadi krizin kendiliğinden demokratik dönüşümleri gündeme getireceğini varsaymak bugün itibarıyla fazlasıyla iyimser gözüküyor.
Bir grup genç sosyal bilimcinin savaşların, sömürünün, eşitsizliğin, açlığın, yoksulluğun ve tahakkümün son bulduğu bir dünyaya erişme mücadelesine nefesleri yettiğince katkı sunma çabasının ürünü olarak yola çıkan textum, yolculuğuna “Küresel Salgın Günlerinde Emeğin Halleri” başlıklı bir dosya çalışmasıyla başlıyor.
Eğer her şey bu denli kirlendiyse, kapitalizme bağışıklık kazanmış bir halk hareketi örgütlemek, her türlü bağışıklık için tek çaredir. Por siempre!