tezgâh - Page 4

İş nedir?

Karşımızdaki bu tabloda iş=yaşam denkliği kurmak hiç de abartılı olmaz zira kapitalist bir üretim biçiminde bir işte çalışmanın zorluklarından daha kötü olan bir işte çalışamıyor olmanın zorluklarıdır. Bu denklem, sadece işte çalışamamanın, ya da bununla beraber işte çalışmanın zorlukları sebebiyle değil, daha bütünsel bir biçimde yaşamın iş merkezli bir şekilde örgütlenmesi ve dolayısıyla bizi belli tipte öznelliklere hapsetmesi sebebiyle de geçerlidir aynı zamanda.

İşsiz bir dünya?

Büyük ölçüde otomatize edilmiş bir dünyada insanların yeri ne olacak? Kitlesel bir teknolojik işsizlik mi kapıda? “Automation and the Future of Work” kitabı geçtiğimiz yılın sonunda Verso’dan yayımlanan Aaron Benanav, bu sorular etrafında işin ve çalışmanın geleceğini tartışıyor.

Barbarın tarihi, ezilenin dini: Canan Özcan Eliaçık ile söyleşi

Türkiye sosyalist hareketinin önemli isimlerinden Hikmet Kıvılcımlı üzerine yazdığı “Barbarın Tarihi, Ezilenin Dini: Hikmet Kıvılcımlı’da Tarih ve Din” başlıklı kitabı geçtiğimiz günlerde İletişim Yayınları etiketiyle raflardaki yerini alan Canan Özcan Eliaçık ile kitabı vesilesiyle Kıvılcımlı üzerine konuştuk.

Covid-19 ve iş krizi

Pandeminin gün gibi ortaya çıkardığı gerçek şu: İklim çöküşü, yapısal işsizlik ve git gide düşen yaşam standartlarıyla yüzleşilen ve bütün bunların faturasının en ağır biçimleriyle yoksullara çıkarıldığı geleceksiz bir dünyaya doğru ağır adım yürüyoruz.

Neoliberalizm ve Emperyalizm: Intan Suwandi ile Söyleşi

Pınar Bedirhanoğlu ile gerçekleştirdiğimiz ‘Neoliberalizm ve Devlet’ başlıklı söyleşi ile başladığımız ‘Neoliberalizm özel dizisi’, Intan Suwandi’nin konuk olduğu ‘Emperyalizm’ tartışmasıyla devam ediyor. Neoliberal küreselleşme sürecinde emperyalist sömürü ilişkilerinin nasıl bir dönüşüme uğradığı üzerine odaklanan söyleşi, küresel iş bölümünün güncel görünümlerinden Covid-19 sonrası dünyaya bir dizi alt başlığa uzanıyor.

Neoliberalizm ve Devlet: Pınar Bedirhanoğlu ile Söyleşi

Beş başlıktan oluşacak ‘Neoliberalizm özel dizisi’nin ilk konuğu Pınar Bedirhanoğlu. Kapitalist devletten modern devlet biçimine; toplumun siyasal İslamcı dönüşümünden yolsuzluğa; finansallaşma ile dönüşen sınıf ilişkilerinden emeğin mücadelesine uzanan geniş bir düşünsel çerçevede kendisi ile ‘neoliberalizm ve devlet’i konuştuk. Üstünde çokça durulan ama bir türlü fikir birliğine varılamayan devlet-pazar-toplum üçgenine dair bu derin tartışmanın, birçok kafa karışıklığını gidereceğini umuyoruz.

Bir 2020 değerlendirmesi: Doğal sınırlar ve sol arayışlar

Doğal afetler, yangınlar, savaşlar, pandemi ve elbette mücadele… Yüzyılımızın beşte birini geride bıraktığımız 2020, müstakil bir takvim yılından çok daha fazlasıydı. Onur Acaroğlu’ndan, salgının bile dizginleyemediği; Avrupa’dan Asya’ya, Afrika’dan Amerika’ya yayılan, dünyanın dört bir yanını kasıp kavuran isyanlara küresel bir bakış…

Türkiye’de münakaşa hürriyeti ve hürriyet münakaşasının sınırları

Türkiye’de münakaşa hürriyetinin geçirdiği dönüşümün son on beş yılına baktığımızda, Ahmet Emin Yalman’ın seksen yıl önce münakaşa hürriyetine dair değerlendirmelerinin, AKP iktidarının da kamusal alana içkin özgürlükleri kısıtlamak için başvurduğu iki temel gerekçede kendisini açığa çıkardığını görüyoruz.

Feminizm finansallaşmaya karşı

Feminist hareket, kamu borçluluğu meselesinin henüz gündemin ana belirleyeni hâline dönüşmediği günlerde bile özel/aile-içi olarak görülen borçlandırma ile kamusal borçlandırma arasındaki köprüyü kurabilmişti. Bu başarısının arkasında yatan ise, feminist hareketin borcun bizatihi kendisini bir çeşit itaat üretme makinesi olarak ortaya koyabilmesidir.

Kitap İncelemesi: “Dissensus: Politika ve Estetik Üzerine”

Günümüz felsefesinin en yaratıcı ve belki de bu sebeple en ayrıksı isimlerinden Jacques Rancière’nin kısa metinlerini bir araya getiren “Dissensus: Politika ve Estetik Üzerine” başlıklı derleme geçtiğimiz günlerde Ayrıntı Yayınları etiketiyle Türkçe olarak raflarda yerini aldı. Todd May’in kaleme aldığı bu inceleme 2010 yılında Notre Dame Philosophical Reviews’da yayımlandı. İncelemeyi, kitabın Türkçe baskısı vesileyle okurlarımızın ilgisine sunuyoruz.

Slavoj Žižek: “Biden yalnızca Trump’ın daha insancıl gözüken bir versiyonu”

Temel antagonizma kurulu düzen ile Sol arasındadır. Bunun en açık şekilde ortaya çıktığı yer son başkanlık münazarası. Trump münazarada Biden’ı “Ücretsiz Sağlık Sigortası”nı savunmak ve “Sanders’la aynı fikirde” olmakla itham etti. Biden’ın cevabı ise “Ben Bernie’yi yenerek geldim.” oldu. Bu cevabın mesajı açık: Biden yalnızca Trump’ın daha insancıl gözüken bir versiyonu, birbirlerine muhalif olsalar da düşmanları bir.

DOSYA: “Üniversite: Eğitim, Bilim, Mücadele”

Üniversite, her geçen gün artan yoğunlukta bir saldırı ile karşı karşıya. Niteliksizleşen eğitim, kadrolaşma, kariyerizm, piyasalaşma, güvencesizlik, gelecek kaygısı, eleştirel düşünceye tahammülsüzlük, ihraç edilen hocalarımız, iş’e yaramayan diplomalarımız… Bu dosya, süregiden bu saldırılar karşısında basitçe bir savunma olmanın ötesinde, neler olup bittiğini anlamak ve başka bir ihtimalin imkânlarını da sorgulamak niyetiyle hazırlandı.

Hava, su, laiklik: Deniz Parlak ile Söyleşi

Dr. Deniz Parlak ile kitabı “Laikleşme Sürecinde Camiler: Geç Osmanlı’dan Erken Cumhuriyet’e” üzerine gerçekleştirdiğimiz söyleşide, hem Türkiye’de laikleşme tartışmasına hakim paradigmalardan sıyrılarak eleştirel bir bakış açısı sunmanın imkanlarını hem de 2020 Türkiye’sinde laikliğin anlamını iktidar ve sermayenin din ile ilişkisi, eğitim, kadın mücadelesi ve Ayasofya meselesi gibi güncel sorular etrafında değerlendirmeye çalıştık.

Neoliberal Biyopolitika ve İntihar

İntihar, son yıllarda sayısı giderek artan intihar haberleri üzerine bir kez daha ülke gündemine girdi. Yaşanan son tartışmalar üzerinden intiharları ele aldığı bu makalede Başak Coşkun, insanların neden intihar ettiği sorusundan önce “nasıl yaşadıkları” ve ölümle nasıl bir ilişki kurduklarını ele alıyor. Bu bağlamda genel olarak Foucault’nun çalışmalarını baz alarak bir öznel deneyim olarak intiharı “bilgi, iktidar ve etik” eksenlerinde inceliyor.

Muhalif müziğe açılan kapılar

Türkiye’de müziğin toplumsal mücadelelerle olan köklü ilişkisi, muhalif müzik üzerine yapılacak bir tartışma ve anlamlandırma çabasını değerli kılıyor. Bu çaba, ‘muhalif’ kelimesinin negatif anlamına (“itiraz eden”) karşın aynı zamanda geleceğe yönelik kurucu bir etkisi olması bakımından da önemli. Bugün böyle bir çabanın yürütücülerinden olan Helezonik Kreşendo ile muhalif müziği ve “ona açılan kapıları” konuştuk.

Sosyolojiden Sosyalizme: Behice Boran’ın düşünsel yolculuğu

Türkiye’nin ilk kadın sosyalist milletvekili olmasının yanında ilk kadın siyasal parti genel başkanı ve ilk kadın sosyoloğu olma niteliklerini taşıyan Behice Boran, aynı zamanda Marksizm bilgisini Türkiye formasyon çözümlemeleriyle birleştirebilen ender sosyalistlerden. Gerek siyasal gerek kuramsal çalışmalarıyla Türkiye’de sosyalist mücadelenin önde gelen isimlerinden. Onun sosyolojik çalışmaları ile Marksist kuramsal çalışmaları arasındaki ilişkiyi ele aldığı yazısında Ezgi Günok, Boran’ın düşünsel seyrinin izini sürüyor.