Andy Merrifeld bu yazısında, Marx’ın lümpen proletarya kavramını odağına alarak, ama ona Frantz Fanon ve Bakunin üzerinden eleştiri de getirerek, “tehlikeli sınıflar” etrafında örülebilecek bir siyasallığın imkânlarını tartışıyor. Spinoza’nın dediği gibi, “avam korkmazsa korkutucu olur”; Merrifield da, Kara Panterler’den Balzac romanlarının lümpen karakterlerine, Amerikan gettolarından Paris banliyölerine kadar bir dizi örnek üzerinden, korkulan olmanın, tehlikeli olmanın, işsiz olmanın, boş zamana sahip olmanın, Marx’ın kavrama yüklediği olumsuzluğun aksine, tahripkar bir siyasallığın bileşenleri olabileceğini iddia ediyor.
Devamını Oku →“Özgür ve eşit aktörler”, kapitalizmi feodalizmden ayıran yönetim mantığı kurgusudur. Feodalizm iç içe geçmiş bir hiyerarşiler sistemi değildir yalnızca, ama başkası için iş yapmaktan doğan sömürünün ortadan kaybolmadığı ve somut olarak deneyimlendiği bir sistemdir. Benim sorum bir bakıma Dean’in neofeodalizm dediği dönüşümler boyunca bu kurguya ne olduğu.
Ya artık kapitalizm değil de daha kötü bir dönemin içindeysek? Bugün var olan hangi eğilimler kapitalizmin kendisini daha kötü bir şeye dönüştürdüğüne işaret ediyor?
1997 yılında layık görüldüğü Nobel Edebiyat Ödülü için yaptığı teşekkür konuşmasında Dario Fo, Madımak’ta yaşananlara da değinip tüm salonu hayatını kaybedenler için saygı duruşuna çağırmıştı. Katliamın 27. yıl dönümünde, konuşmanın ilgili bölümünü aktarıyoruz…
Fazla zamanımız yok. Geçmişten bugüne, pek çok ilerleme kaydettik. Bütün bu gelişmeleri aktivist, örgütlü, kararlı insanların bir araya gelip dünyayı değiştirmek için çalışmaya başlamasıyla sağladık. Dolayısıyla, iyimser olmak için nedenlerimiz var.
Koronavirüs krizi evin toplumsal rolüne bir ışık tuttu. Ve toplum bu durumdan epey fena bir şekilde çıkıyor.
COVID-19’un ve George Floyd vakasının aynı sürekliliğin içerisinde tezahür ettiğini kabul etmek artık bir zorunluluk haline gelmiş durumda. Neden mi? Çünkü ikisi de ABD’deki ırki ve sınıfsal ayrımı açık bir şekilde gözler önüne sermekte.
Şüphesiz, gökyüzüne kara bulutlar çöküyor. Yeryüzünün kısa süreliğine de olsa rahat bir nefes aldığı fikri gittikçe yaygınlaşırken adaletsizlik ve eşitsizlik tarafından boğazlanan insanlığın büyük bir kısmı boğulma tehdidi altında.
Virüsün siyasal yöntemlerle kontrol edilebilmesi aynı zamanda finansın ve üretimin, nüfusun sağlığının ve ekonominin gidişatının ve her birimizin duygu dünyasının yönetimi anlamına geliyor.