Textum Dergi olarak bulunduğumuz yeri -üniversiteyi- sorgulamayı hedeflediğimiz bu dosyamızda bilimsel, özgür, demokratik bir üniversite fikrini canlı tutmak amacıyla Kocaeli Dayanışma Akademisi (KODA), Sokak Akademisi ve Kültürhane gibi farklı biçimlerde kurulan, bilgi üretimine ve paylaşımına ilişkin çeşitli düşünce kaynaklarından beslenen; ancak tüm farklılıklarına rağmen bilgiyi, formal eğitim süreçlerinin ve kurumlarının dışında bir dayanışma fikri içerisinde üretmeye ve paylaşmaya çalışan deneyimleri bir yuvarlak masa etrafında bir araya getirdik.
Bugün Sci-Hub bilimsel bilgi açısından hatırı sayılır bir öneme sahip. Özgürce bilgi üretebilmek ve hâlihazırda üretilmiş olan bilgiye erişim sağlayabilmek için, üniversite öğrencilerinden öğretim görevlilerine bilim komünitesinin parçası olan birçok insanın yolu Sci-Hub’tan geçmek durumunda. Bilimin yoluyla bizim yolumuzu Sci-Hub’da kesiştirenleri, kurucusu Alexandra Elbakyan ile konuştuk.
Dr. Deniz Parlak ile kitabı “Laikleşme Sürecinde Camiler: Geç Osmanlı’dan Erken Cumhuriyet’e” üzerine gerçekleştirdiğimiz söyleşide, hem Türkiye’de laikleşme tartışmasına hakim paradigmalardan sıyrılarak eleştirel bir bakış açısı sunmanın imkanlarını hem de 2020 Türkiye’sinde laikliğin anlamını iktidar ve sermayenin din ile ilişkisi, eğitim, kadın mücadelesi ve Ayasofya meselesi gibi güncel sorular etrafında değerlendirmeye çalıştık.
Türkiye’de müziğin toplumsal mücadelelerle olan köklü ilişkisi, muhalif müzik üzerine yapılacak bir tartışma ve anlamlandırma çabasını değerli kılıyor. Bu çaba, ‘muhalif’ kelimesinin negatif anlamına (“itiraz eden”) karşın aynı zamanda geleceğe yönelik kurucu bir etkisi olması bakımından da önemli. Bugün böyle bir çabanın yürütücülerinden olan Helezonik Kreşendo ile muhalif müziği ve “ona açılan kapıları” konuştuk.
12 Eylül 1980’de gerçekleşen darbenin üzerinden tam kırk yıl geçti. Bu darbe, dönemin işveren sendikası TİSK’in başkanı Halit Narin’in ifadeleriyle ‘artık gülme sırasının patronlarda olduğu’ bir dönemin kapılarını aralıyordu. Zaman zaman kesintilere uğrasa da, kırk yıldır sermayenin yüzü gülmeye devam ediyor… Dr. Öğr. Üyesi Ebru Deniz Ozan ile 12 Eylül’e giden süreci, darbe ile gelen yeni birikim stratejisini, kurulan sermaye egemenliği ile patronların bitmek bilmeyen gülüşünü konuştuk.
Beklenen 2020 krizine koronavirüsün de dahil olması ile öngörülemez yeniliklere gebe olan mevcut dönüşüm sürecini hem Türkiye hem de dünya ekseninde anlamlandırmak, birbiri ile iç içe geçmiş çok sayıda katmanın ele alınmasını zorunlu kılıyor. Bu anlamlandırma sürecinde bizlere yardımcı olması adına Doç. Dr. Ümit Akçay ile bir söyleşi gerçekleştirdik.
Kadınlar homojen ve tek bir sınıf halinde olmadığı için tüm sınıf ve diğer kategorik ayrımları kesen bir durumda. Tabii ki ortak sorunlarımız var ama bazı sorunlarda ortaklaşamıyoruz. Yoksul hanelerde yaşayan kadınların karşılaştığı sorunlar bambaşka; göçmen, ücretsiz aile işçisi, tarım sektöründe ve kayıt dışı çalışmak durumunda kalanlar bambaşka sorunlar yaşıyor.
Arjantin, ekonomik kırılganlıkları açısından Türkiye’ye benzerlikleriyle oldukça dikkat çeken bir ülkeyken, pandemi yönetimi açısından Türkiye ile iki zıt kutbu temsil ettiklerini söyleyebiliriz.