Salgınla mücadelede sağlık merkezlerinin, hastanelerin içerisindeki emek süreci ortaya bir Covid proletaryası çıkarmaktadır. Yani en karmaşığından en basitine burada yürütülen bütün işler ayrıştırılamaz bir değer yaratmaktadır.
Öğretmenlerimiz bu zor koşullar altında özveriyle çalışarak online eğitim koşullarında dahi öğrencilerine değip dokunmaya çalışmaktadır. Onlar kaygı ve belirsizlikten sıyrılarak öğretmen olma vasfının gereği olarak “öğretmek” istiyorlar.
Olağanüstü bir durum olan pandemi süresince kadınların yoğunlukta olduğu birçok alanın yükünün arttığını söyleyebiliriz.
Kafe ve barlar gibi işletmelerde günübirlik, çoğunlukla kayıt dışı çalışmak durumunda olan emekçilerin çalıştığı esnek ve güvencesiz emek piyasasının içerisinde barındırdığı çatlaklar korona virüs salgını ile su yüzüne çıkmaya devam ediyor.
Bu salgın etkileri açısından, bugüne kadar gördüğümüz hiçbir krize benzemiyor ve yaşanan can pazarı kapitalizmin gerçekliğini tüm çıplaklığıyla ortaya çıkarıyor.
Arjantin, ekonomik kırılganlıkları açısından Türkiye’ye benzerlikleriyle oldukça dikkat çeken bir ülkeyken, pandemi yönetimi açısından Türkiye ile iki zıt kutbu temsil ettiklerini söyleyebiliriz.
Virüsün siyasal yöntemlerle kontrol edilebilmesi aynı zamanda finansın ve üretimin, nüfusun sağlığının ve ekonominin gidişatının ve her birimizin duygu dünyasının yönetimi anlamına geliyor.